Üçlük Atamayınca Girilen Antibasketbol Evren
- Sana yirmi lira mı verelim yoksa bir sonrakine ikiye katlayarak mı verelim?
- 20 verin.*
Zengin, fakirin halinden gerçekten anlamıyor. Bir süre fakir kalmış insanlar gerekli maddi güce erişince senaryo yine aynı. Anlayamıyorlar. Her attığı üçlüğü isabet ettiren adamların, kalp ritim bozukluğu olduğu için adımlarını atarken zorlanan adamları anlaması çok zor.
Üçlük yüzdesi çok yüksek shooter'lardan Stephen Curry, ki kendisi NBA’deki en yüksek isabet oranına sahip, “Eğer şutu atıyorsam, o anda bunun iyi bir şut olduğunu düşünüyorum. Kendime güveniyorum ve gireceğini bekliyorum. Şut atarken her zaman böyle yaklaşıyorum.”** diyor. Kendine güven meselesi genelde yanlış anlaşılıyor. Kendine güvenen adamın haklı sebepleri olmalıdır. Aksi halde o bir çeşit vehimden ibaret kalır. Yetenek ve yaşantı sonucu öğrenme, öğrenmenin iki önemli unsuru. Curry yetenekli bir adam. Çok çalışmasa da ortalama adamdan daha iyi üçlük atmaya muktedir. Onu %0,01’lik dilime sokan şey bu yeteneğin üzerine bir de disiplinli çalışması ve işbu kendine güvenme mevzusu. Bu, olumlu ve güzel bir bakış. Kendine verdiği “Paniğe kapılma dostum.” telkini. Curry’nin üçlük atamayan adamları anlaması zordur. Muhtemelen paniğe kapılmadığından meslektaşlarının nasıl panik yaptığını tam anlayamıyordur.
Futbolun çamur gibi oynandığı liglerde futbolcular özellikle önemli olduğunu düşündüğü maçlarda panikle oynar. İşte bunun yetenekle çok alakası yoktur. Anadolu takımlarının “Yüreğinle oyna, yık hegemonyayı!” tarzında sloganları hem epiktir hem de çıktığı yere dair bazı olumsuz işaretler taşır. Mesela milli maçlardaki duygusal hava, meselenin büsbütün istemekle, tutkuyla alakalı olduğu zannını doğuruyor. Gerçekten isteyen, maça hazır çıkar. Maçı antrenmanda kazanır. Altyapısız ve sürdürülemez başarı hayalleri pompalayarak, bunu romantik bir dünyayla başarmaya çalışmak sonuç vermiyor.
Kaleciyle karşı karşıya kalınan pozisyonlarda çoğu futbolcu kaleciye yarım çalım atarak topu sağa sola çekmeyi o anda düşünemez ve şutu dar açılara sahipken inanmadan çeker ve böylece bilinçdışı düzeyde kendini sabote eder. İyi oyuncuların çoğu ya aşırtır ya da yarım çalımla pozisyonu açar ve gole çevirir. Başarı oranı ayrı bir konu olmak üzere buradaki asıl mesele paniğe kapılmışların bunu denememesinde saklıdır.
Gol olacağına inanmadan çekilen şutu bilirsiniz. Muhtemelen yeterince futbol izlemiş ve oynamış herkes bunu görüyordur. Sonuç alacağına inanmadan şut çekmek… Hayatının bir evresinde özgüveni zedelenmiş, özgüven oluşturacak kadar bir şeyler başaramamış ya da hiç orada mı diye yoklanmamış insanın bunu keşfetmesi tek başınayken mümkün olmuyor. “Bir dakika ya. Bunu o pozisyonun içinde de düşünebilirim. Hatta bunu düşünme işini mabadımın kenarıyla bile yaparım, olmazsa yine olmaz.” diyerek işe girişmek gayet mümkün.
Behzat MALÚMAKA
Kaynak:
*Sokakta yaşanan bir olay
**https://www.basketballmindsettraining.com/.../steph-curry...