BİM Konforuna Kendini Bırakanlar
İnsanlar kendilerini akıllı hissettiren şeylerden hoşlanırlar. Bir film daha baştan kendini ele veriyor, baş karakterin kuyusunu kazacak olan antagonist* karakter “Ben burdayım!” diye bağırıyorsa o film keyifle izlenmez. Ama izleyici sadece kendisinin mevzuyu önceden anladığını düşünürse o filmden çok keyif alır. Bu hissin ustaca yaşatıldığı fakat normalde senaryosu hiç de karmaşık olmayan filmler en çok izlenen filmler oluyor. Bu taktik sadece sinema sektöründe değil, kıyafet alışverişi, gıda alışverişi gibi birçok farklı sektörde de iş görüyor. Önce fiyatı 70 liralık ürünü 100 lira fiyattan etiketle. Sonra %30 indirim etiketi yapıştır tamam! Müşteriler tav oldu bile! Kıymanın içindeki yağ oranını ölümüne artır, sonra piyasadan %40 daha ucuz kıyma diye reklam yap tamamdır! Müşteri kendini daha akıllı hissedeceği için sizi tercih edecektir. İlk iki örnek daha anlaşılabilir nitelikte, direkt olarak beş duyu ile algılanan bir şey olmadığı ve biraz akıl yürütmek gerektiği için verdiğim bu örneklerde hataya düşüp kendini kandırmak daha anlaşılabilir. Fakat bu son örnek, beş duyudan biri olan tat duyusunu direkt olarak ilgilendiren bir durum. Hayvanlarda da bulunan çok ilkel bir donanım bu. Gel gör ki daha önce en kaliteli etleri tüketerek büyümüş insanlar bile sırf ucuz olduğu için zamanla “BİM’in kıyması güzel aslında.” demeye başlıyor. Bu bir gösterge… Demek ki kendimizi akıllı hissettiğimizde beş duyunun açık verilerini bile hiçe sayıp bozabiliyoruz. Bu ne demek? Bu manipülasyonu yapanlar aslında halkın kalite algısını mahvediyor.
Halkın kalite algısının zayıflamasının önemi ne? Bu, halkın adaletsizliklere kendini bırakması, aldatmacalara kanması, kandırılması, pisi pisine sağlığını tehlikeye atması ve en kötüsü de zekasının körelmesi demek. Zekanın ürünü olan akıl yürütme yeteneği beş duyudan kaynaklanır. Beş duyunun verilerini doğru bir şekilde işletemeyen kimse, karmaşık süreçleri çözümlemekte, soyut kavramları algılamakta da zorlanacaktır. Gıdanın sahteliğini anlayamayan anne, çocuğunu kendi elleriyle zehirleyecek, sakal uzatan adam tarafından tacize uğrayacak, parası yolunacak. Aynı anne, dini, milli duygularına hitap edene gerisini sorgulamadan geleceğini teslim edecek; kurgu zekasından tamamen uzak, duygusallığın bünyeye ileri dozda zerk edildiği 3 saatlik diziyi izleyecek, tüm ev ahalisine izletecek ve hep beraber aptallaşacaklar.
Küçük menfaatler uğruna görüntülerin, seslerin, kokuların, tatların göz ardı edilerek, temel prensiplerin üzerine basıp geçerek yapılan hareketleri zekice bulmak ahmaklıktır. Bu davranış ve kararlardan hayır gelmez. Çok zor değil, beş duyunun bize verdiği bilgiyi ciddiye almak bile tek başına ciddi bir farkındalık oluşturacaktır.
*antagonist: Bir kurguda baş karakterin en büyük rakibi olan kötü karakter.
Mazhar F. GÜR 05.06.2018 (Proje 99)