Klişaman Avcısı
Şehri denetleme vakti gelmişti. Araç kapısının açılma sesinin sonlandırmayı davet ettiği küçük süreci bitirmek için tam koltuğa oturduğu anı denk getirerek kapıyı sertçe kapadı: minicik bir süreç için de olsa bir işi tamamlamanın hazzını yaşadı. Asıl tamamlaması gereken iş ise önünde duruyordu ve aracının yutması gereken bir yol önünde seriliyordu. İlerlemeye başladı, en azından ilk 10 dakika boyunca klişaman karşısına çıkmayacak gibiydi. Elinde ekmek poşeti, karşıdan karşıya geçen ihtiyar bir kadına dokunmadan devam etti, analiz edilecek bir tarafı kalmamıştı zaten, ölü hükmündeydi çünkü. Zamanını iyi kullanmalıydı, büyük tehditler dururken ufak tefek paçozluklara vakit harcayamazdı. İlerledi, ilerledi. Karşısına bir klişaman şüphelisi çıktı. Hemen yavaşlayıp durdu. Aracından inmeden sol elinin işaret ve başparmaklarını kanca şekline getirerek ve diğer parmaklarını kapatarak “dar çerçeveli- düşük enerjili quanta” oluşturdu. Klişaman şüphelisinin hareketlerini yavaşlatan “kuantum akımı” oluştu. Orta yaşlı bir erkek olan şüphelinin bedeninden dün kurduğu tüm cümlelerin kayıtlarını ihtiva eden bir ışık tayfı izhar etti. Rengarenk ışıkların arasında belirgin bir kırmızı ışık yakalamıştı: Kırmızı dalga oluşması klişeyi ifade ediyordu. Ayrıntısını okumak için kırmızı filtreyi adama doğru tuttu ve dalga dönüştürücüyü kurdu (Bazılarını direk tipten tanıyor, ayrıntısını okuma gereği bile duymadan kristalize edip geçiyordu. Kimin hangi klişeyi yapabileceğini büyük oranda tahmin eder olmuştu). Kırmızı filtreden geçen ışınlar dalga dönüştürücünün üzerine düştü ve cihaz bir ses dosyası oluşturdu. Yüzünü hafif buruşturarak maruz kalacağı klişeye hazırlık yaptı. Ama her seferinde olduğu gibi yine tahmininden daha çok tiksinti duydu: “Zeki ama çalışmıyor, çalışsa yapar. Kafası başka şeylere çalışıyor.” Tekrar suratına bakmamak için kafasını hiç o yöne çevirmeden adamı kristalize etti ve gaza kökleyerek arabayı hoplattı. Daha kalabalık bir caddeye geldi.
“(HAPŞİUU!!!) -Çok yaşa. -Çok yaşa değil, iyi yaşa iyi yaşa. Hayırlı yaşa!” - Kristalize etti.
“Oğlum bize de anlat da beraber gülelim.” - Al işte, bir öğretmen daha...Kristalize etti.
“Gönlün kadar temiz olan bu sayfayı bana ayırdığın için…” - Kristalize etti.
“Saniye saniye kameralara yansıdı.”, “Bize ayrılan sürenin sonuna geldik.” - Bir dakika, biz bu spikerleri komple temizlememiş miydik?! Gözden kaçırdık bunu demekki. Kristalize etti.
“Şu anda bizi 70 milyon izliyor.” (70 milyonda takılı kaldı nüfus.) -Al işte, bu da muhabir. Kristalize etti.
“Önemli olan katılmaktı.” -Yarışma programlarını da taramak lazım, bak bu iyi fikir. Kristalize etti.
“Geldin mi?” - Kristalize etti.
“Önemli olan dış güzellik değil; önemli olan iç güzellik.” - Kristalize etti.
“İstanbul’da yaşanmaz, bir hafta gezip dolaşıp geri döneceksin.” - Kristalize etti.
“Hayalimdir, emekli olduktan sonra bir çiftlik kurup hayatıma bakacağım.” - Kristalize etti.
“Filmi o kadar iyi değil, kitabı daha güzel.” - Kristalize etti.
“Filmini izlemek varken niye kitabını okuyayım ki?” - Kristalize etti.
“Kırık olsa ağrıdan duramazsın, çıkıktır.” - Kristalize etti.
Mazhar F. GÜR 21.12.2017 (Proje 99)