Piramitsel Kırık Cam Teorisi

Mazhar F. Gür

Anarşi ve kaos her zaman artma eğilimindedir. Anarşi ve kaos sosyolojik kanserdir; bir başlamaya görsün, durdurmak çok güç hale gelir ve gittikçe ivmelenir. Bir anarşik eylem başka bir anarşiyi doğurur. Küçük bir ihmal, daha ağır sonuçları olan ve daha büyük ihmalleri getirir. Kırık cam teorisi bunu açıklar. Bu teorinin eksikliği, konuyu kötüye yöneltmede her insanın eşit etki gücü varmış gibi ele almasıdır. Bu teoriye alternatif bir teori ortaya atıyorum: “Piramitsel kırık cam teorisi”. Yoldan çıkarmanın da hiyerarşik kuralları var. Çünkü insanlar, sosyal kabul derecesi yüksek kişilerden daha fazla etkilenirler.

Piramitsel kırık cam teorimizin öngördüğü şekilde bir başkasının anarşik eylem ve fikirlerini kopyalamamıza sebep olan temasta etkilenen şey, beynimizdeki düşünme biçimimizi belirleyen yapılardır. Yani soyut bir şey değil, yapısal bir değişiklik… Bu yönüyle bu etkileşime bir tür “eğitim” diyebiliriz.

Bir insanın diğerlerini etkileme potansiyelinin derecesi, bulunduğu makam ve mevkinin büyüklüğüyle doğru orantılıdır. Devletin tepesindeki insan, bu anlamda sözleri en tesirli olandır. Onun yaptığı konuşmalar, halk için bu anlamda bir “eğitim”dir. Toplumdaki bu zihinsel başkalaşım, olumlu yönde olabileceği gibi olumsuz yönde de olabilir. Halkın aptallaşmasını isteyen despot yöneticiler, günde sadece bir saat televizyona çıkarak onlara bu eğitimi verebilirler. Bunu, sadece yoğun duygulara bandırılmış aptalca ve hatalarla dolu fikirleri konuşmakla yaparlar; halka “Şöyle yapın, böyle yapın, şunu umursamayın, şuna taparcasına sarılın!” diye direktifler vererek yapmazlar. Devamlı “almazlık radyofrekansı”nda konuşmak yeterlidir, konuşmanın içeriğinin önemi yoktur. Bu eğitim beyinde kalıcı değişiklik yapar ve günlük hayatta aldığı hemen hemen bütün kararlarını raydan çıkaran sakat bir zihin örüntüsü meydana gelir. Aptal bir düşüncenin benimsenmesi kırık cam teorisindeki gibi zincirleme bir şekilde başka aptal akıl yürütme biçimlerini doğurur. Bir kere fitil ateşlendikten sonra kaynaktan bağımsız bir şekilde bu bozulma devam eder. Kişi aptallığını ve ahlaksızlığını kendi kendine beslemeye başlar.

İnsan, iradesi oranında bu kötü gidişata karşı koyabilir. Yaptığımız bütün eylemlerde, aldığımız bütün kararlarda ve vardığımız bütün yargılarda muhakeme-mukayese kurallarına uymalıyız. Yaptığımız esprilerde ve şakalaşmalarda bile safsatadan uzak durmalıyız. Safsatadan, akılsızlıktan tiksinmeliyiz. Çünkü hem birey olarak hem toplum olarak başımıza ne geldiyse safsatanın beslediği almazlıklardan geldi. Çürük ceviz yemeyelim.

Mazhar F. GÜR 21.04.2019 (Proje 99)