Ted Halıya Takıldı
Breaking Bad dizisinin bir sahnesinde, Skyler’ın isteğiyle Saul Goodman’ın ayarladığı adamlar, Ted’i IRS’e olan borcuna karşılık çek yazmaya zorlamak için onun kapısına dayanıyorlar. Zil çaldıktan sonra, kapıyı açmak için, başına geleceklerden habersiz bir şekilde kapıya doğru yürürken Ted’in ayağı halıya takılıyor ve sendeliyor. İçeri giren adamların çek imzalatıp çek doğrulanana kadar ev hapsinde ona eşlik edeceklerini söylemeleri üzerine Ted paniğe kapılarak kaçmaya çalışıyor. Koşarken ayağı aynı halıya takılıp düşüyor ve aldığı darbe onu felç bırakıyor.
Zil çaldığında, belki de daha önce hiç ayağı takılmadığı halde o anda ayağının halıya takılması ve sonrasında, kaçmaya çalışırken aynı halıya takılıp düşmesi ve pisi pisine felç kalması insana karikatürize bir durum gibi gelse de bence gerçeklikten uzak değil ve oldukça manidar.
Ted karakteri, kabaca babasından miras kalan şirketi yönetemeyip batırma noktasına getirdikten sonra vergi kaçakçılığı ile şirketini kurtarmaya çalışan, aklıselimle değil güdüsel kararlar veren, uçkuruna düşkün ve kibirli bir adam. Bu adam, kendi faydasına olan bir şeyi kabul etmeye direndiği için trajikomik bir şekilde onu felç bırakan bir kaza yaşıyor. Bu sadece bir şanssızlık mıdır? Bence değil. Bence bu güdümsüzlüktür.
Bu sahne bize iki gerçeği hatırlatıyor:
1. Analitik yeteneği zayıf olup nefsini önceleyenler talihsizliklere daha açıktır.
Şans diye bir şey yoktur. Problem çözme yeteneği yüksek olan, süreç yönetiminde başarılı olan insanların genelde işleri olmadık aksiliklerle bölünmez. Yani aksilik yaşamadıkları için işleri rast gidiyor değil, o başarı getiren “hâl”e sahip oldukları için aksilikleri, belaları itiyorlar. Şans inancındaki neden – sonuç ilişkisinin ters yönde işlemesi daha gerçekçi. Tabii ki burada en önemli faktörlerden biri duygular… Bir insan iş bitirici biriyse zaten duygudurum kontrolü yüksek ki başarılı olabiliyordur. Analitik yeteneği ve duygudurum kontrolü zayıf olan insanlar ise belaları mıknatıs gibi çekerler. Başlarına gelen şeyler şanssızlıklarından değil aslında akılsız ve bencil olduklarındandır. İşte bu yüzden Ted’in başına bu talihsizlik geliyor.
2. Beynimiz, başımıza gelen şeyleri aslında önceden görüyor ve vücutta düzensizlik oluşturarak bize uyarı sinyali gönderiyor: "Bir şeyler ters gidiyor" hissi, bir diğer ifadeyle “akışın bozulması” hissiyle beraber el-ayak koordinasyonunun zayıflaması.
Bir kimsenin eli ayağına dolaşıyorsa bir “yalan”ı yaşıyor demektir. Yani bir şeye, bir eyleme ya da bir kimseye gereğinden fazla anlam yüklediğinin göstergesidir o hâl. Önemsenen şey, kişinin kendisine zarar verecekse bu hâl daha belirgin ve daha göze batar şekilde tezahür eder. Bize zarar veren şeyler, büyük oranda gereğinden fazla anlam yüklediğimiz şeylerden geldiği için; sakarlık, kararsız davranışlar ve sözler, tuhaf bakışlar, bazen de kalp atışının hızlanması, terleme gibi dramatik değişikliklerle kendini gösteren bu yalan hâl, kendini okuyabilen bir insan için bir uyarı sinyalidir. Beyin bir anlamda yakın geleceği görüyor diyebiliriz. Ama bu öngörünün bilince düşüp farkındalığa dönüşme süresi kişiden kişiye değişir. Bazıları iş işten geçtikten sonra bunun farkına varır ya da hiç farkına varamazken bazıları nokta atışı yaparak başına gelecek “plan”ı hisseder ve önlemini alarak “kaderini değiştirir”.
Mazhar F. GÜR 14.12.2019 (Proje 99)