"Kapitalizmin Kısa Tarihi"ne Dair

Nizamettin Hayyam Vural

Fernand Braudel’in Kapitalizmin Kısa Tarihi kitabıyla ilgili pek kısa bir tanıtım yazısı okuyacaksınız birazdan. Kapitalizmin Kısa Tarihi adıyla Türkçeye kazandırılmış bu kitapçık, aslında Braudel’in 1976 yılında John Hopkins Üniversitesi’nde verdiği üç konferansın yazıya geçirilmiş hali.

“Ekonomi, ekonomiden ibaret değildir.” diyerek bir anlamda ekonomiyi anlamaya çalışacak kişilerin disiplinler arası bir çalışmaya kendilerini hazırlamaları gerektiğini söylüyor Braudel. Sadece ekonomiyi de değil, herhangi bir şeyi anlama girişimimizde yazarın ifadesiyle “öteki insan bilimleri”ne ihtiyaç duyarız.

Kitapta, pazar ekonomisi dünyayı şekillendirirken ve kapitalizm gelişirken diğer tarafta hayatta kalmak üzere kurulu bir düzende yaşayan köylülerden bahsediliyor. Yani iki dünyadan bahsetmek mümkün. Bir tarafta kurumları ve tekniklerini ekonominin etkisiyle geliştiren kentlilerin dünyası, diğer tarafta çoğunlukla kendine yetmek için üreten köylülerin dünyası. Tabii bu ayrım her dönemde ve her toplumda aynı özelliklere sahip değil. Bazı toplumlarda ve dönemlerde köylü ve kentlinin üretim ve tüketim alanları birbirinden daha kesin çizgilerle ayrılırken, bazı toplum ve dönemlerde bu çizgiler belli belirsiz bir halde.

Kapitalizm hakkında konuşabilmek için yazarın belirlediği başlıklardan birisi “insan sayısı”. Tarih boyunca dünyadaki insan sayısını etkileyen kıtlık, yokluk, açlık, savaş ve hastalık gibi kavramlara da kısaca değiniliyor kitapta. “Klasik tarih kitaplarında insan ne yer ne de içer.” eleştirisiyle, klasik tarihçilerin, insanı nesneleştirerek inceleyip bir köşeye fırlatan açısından sıyrılarak “İnsanlar ne yer, ne içer?” sorusunu sorup alkol, tütün gibi zararlı tüketimlerin ve buğday, pirinç, mısır gibi en temel tüketim malzemelerinin ekonomiyi anlama noktasındaki önemine dikkat çekiyor Braudel.

Ayrıca kitapta, üretim ve tüketim teknikleriyle ilgili yani değiş-tokuş, gezici satıcılar, dükkan, pazar, panayır ve borsanın çeşitli coğrafya ve dönemlerdeki varlıkları ve gelişim seyirleriyle ilgili kısa bilgilerle de karşılaşıyoruz. Fernand Braudel’in “Görmek, göstermek bizim amacımızın yarısını oluşturur. Mümkünse kendi gözlerimizle görmemiz gerekir.” sözü tarihçi de olsak, başka bir işle de uğraşsak, işlerimizi yaparken zan ile hareket etmekten bizi alıkoyacaktır.
Nizamettin Hayyam VURAL