Nevzat-ı Muhterem
Kahvehanenin önünden geçerken içeriye dikkat kesildim Nevzat dayı her zamanki köşesine çekilmiş nargilesini tüttürüyordu. Türk gibi tütün içmek deyişinin ete kemiğe bürünmüş hali olan Nevzat dayının muhabbetinin üstüne muhabbet tanımam. Kendisi görmüş geçirmiş bir abimizdir, onun yaşadığı şeyleri biz hayal dahi edemeyeceğimiz için ağzımız açık dinleriz onu. O da anlattıkça anlatır. Tek başına yakalamışken muhabbetin dibine vuralım, bu fırsatı kaçırmayayım diye oturdum yanına.
-Selamün aleyküm dayı.
-Ve aleyküm selam yeğenim otur. Birol! Şekersiz kahve yolla.
-Sağol dayı. Nasılsın, iyisin inşallah?
-Şükür be yeğenim ne yapalım, vakit öldürüyoruz buralarda. Gün gelecek vakit de bizi öldürecek. Unutma her canlı ölümü tadacaktır. Ne demiş şair: "Ölüyoruz demek ki yaşanılacak."
-Yine döktürdün dayı.
-Estağfirullah! Biz döktürmeyiz, dökeriz. Kendi yapabileceğimiz işi hiçbir zaman başkasına yaptırmadık, yaptırmayız da...
-Helalin var dayı.
-Eyvallah yeğenim. Ee sen ne yapıyorsun?
-Ben mi?
-Senle konuştuğuma göre sen tabi. Şu lafı bir daha etme gözünün yağını yiyeyim. Ne mantıksız bir karşılık bu.
-Özür dilerim dayı.
-Benden özür dileme oğlum. Bir yanlış yaptığın zaman tövbe et. Sadece dille pişmanlık değil özde pişmanlık da şart. Bir daha o yanlışı yapmamaya gayret etmekle olur o da.
-Tamam dayı. İyiyim Allah'a şükür.
-Bak işte... Ben sana nasılsın diye sormadım ki, ne yapıyorsun dedim. İki yanlışını söyledik diye dağılma hemen.
-Estağfirullah dayı. İş güç uğraşıyorum işte. Koşturuyoruz desem yalan olur, emeklemeye çalışıyoruz.
-Hareket iyidir yeğenim. Bana soracak olursan burada çok fazla vakit öldürme, harekete devam et. Zaten gün gelecek hareket edemez olacaksın, zaman yapışacak ayağına hop muhittin nereye diyecek. İsmini küçük harfle yazacaklar muhittin ve sen sesini dahi çıkaramayacaksın. Gideceğimiz yerde yazım yanlışı yok, gideceğimiz yerde yanlış da yok.
-Eyvallah dayı. Ben müsaadeni isteyeyim o zaman. Allah'a emanet ol dayı.
-Sağ ol yeğenim sen de...
Nevzat dayının köşesinde sakince ölmesine yüreği elvermeyen dostları olay çıkarıp kurşunladılar onu. Dayıyı takım elbisesiyle gömdüler kara toprağa.
Nizamettin Hayyam VURAL