Palmiye Ağacı ve Çocuk

Nizamettin Hayyam Vural

Bir çocuk, ne yapacağını düşünüyordu. Balkondaydı. Binalardan önünü göremiyordu. Binaların hemen arkasında sahil şeridine dizilmiş palmiye ağaçları vardı.

Okuldaki bütün çocuklar ne olacaklarını, ne yapacaklarını çok iyi biliyorlardı. Ama o bilmiyordu. Büyüyünce ne olacaksın? Polis, doktor, öğretmen, mühendis, futbolcu, tamirci çırağı... Onun bu soruya verecek bir cevabı yoktu.

Şu binalar olmasa ne olacağımı ve ne yapacağımı bilirdim dedi. Görüş açısını kapatan binaları görmek için bile aşması gereken engeller vardı.

Balkon demirlerinden dışarıyı göremiyordu. Görmek için ayaklarının ucuna yükselmesi gerekiyordu. Balkona çıkmayı yasaklamıştı ailesi. En başta bir yasağı çiğnemek zorundaydı buraya çıkabilmek için.

Derken, derken, derken... Balkonun hemen sağ tarafında duran palmiye ağacını fark etti. Daha önce dikkat etmemişti bu ağaca. Dikkatsizliği onu kör etmişti. Dikkat, dikkat!

Bu ağacın, burada, binaların arasında ne işi vardı? Üstelik tek başına. Ağaç, binalardan büyüktü. Onun balkondan dışarıyı görmek isterken ayaklarının ucunda yükselmiş haline benziyordu.

Sanki binaların ötesindeki palmiye ağaçlarını ve denizi görmek için uzamıştı. Tamam işte dedi çocuk. Deniz olacağım. Büyürken de sadece büyüyeceğim.
Nizamettin Hayyam VURAL