Geleceğe Açılan Yelken - Mayflower Gemisi
03 Temmuz 2025 - 04:19
İşin içine girenlerin ya da yakından inceleme fırsatı bulanların daha iyi anlayacağı üzere kemikleşmiş bir yapıyı içerden değiştirmek neredeyse imkansızdır. En makbul çözüm yeni bir şeyin inşaıdır. Bu yeni yapı, eskisiyle temel hatları haricinde bir bağı olmayan bir zeminde, eskinin kendilerine vurduğu prangalardan halas olmuş insanlarla kurulmalıdır. Tarihin akışında bu işleyişin yansımalarını görmek mümkündür. Eğer içinde bulunulan durum sorunluysa, önce “şehre” göç edilir, ortada bir şehir yoksa şehir inşa edilir. Bu yazıyı yazarken de yararlandığım yapay zekanın üretilmesini sağlayacak ortamı oluşturan ilk domino taşının dizilişini incelemek, bu işleyişten kastettiğim şeyi daha anlaşılır kılar diye ümit ediyorum. Başlamadan önce belirtmeliyim ki bu yazı, okuyanlara tarihi bilgiler katmak amacıyla değil sadece bir bakış açısı ya da ufak bir fikir kazandırmak için kaleme alınmıştır. Konumuza devam edelim.
17. yüzyıla gelindiğinde Avrupa kıtası kayda değer bir toprak yorgunluğu yaşıyordu. Kurumlarda, yapılarda yahut oluşumlardaki rahatı kaçıran unsurlar yüzünden bir nevi bıçak kemiğe dayanmıştı. Bu ahvalden muzdarip bir grup olan Püritenler için de İngiltere başta olmak üzere tüm Avrupa yaşanamaz bir yer haline gelmişti. Püritenler, ana akım kilise yönetiminin bir hayli yozlaştığını ve Hristiyanlık’ın saflaştırılması, sonradan eklenen zerzevattan arındırılması gerektiğini düşünenlerden oluşan bir cemaatti ve inançları yüzünden yoğun bir baskıya maruz kalıyorlardı. “Emergence”ın hikmeti gereği olsa gerek, Püritenlerden bir ekip 1620 yılında Avrupa’nın içindeki taze tohumları yeşillendirmek için muhtaç olduğu yeni şehri kurma göreviyle sorumlu kılınmışçasına yaşadıkları toprakları terk ederek yeni kıtaya doğru yola koyuldu. Bu, Mayflower gemisindeki 102 yolcunun, daha sonraları "pilgrimler" olarak anılacak ilk koloninin fertlerinin ortak hikayesidir.
66 gün süren zorlu okyanus seferinin ardından Mayflower, onları beklediklerinden daha iyisine taşımıştı. Pilgrimlerin Hollanda’dan yola çıktıklarında planları, Virginia Kolonisi’nde kendilerine verilecek topraklarda yaşamaktı. Ne var ki yol onları, şimdi Plymouth Koyu olarak bilinen ama o zamanlar o kadar da bilinmeyen bir toprağa götürmüştü. “Şehir” kurulmak için hazır bekliyordu. Daha karaya ayak basmadan bir töre belirlenmeliydi. Herkes hazırlanan metni, altına bıraktığı imzasıyla kabul etti. Bu metin; yazıldıktan iki yüzyıl sonra, bir pilgrimin soyundan gelen Amerikan başkanı John Adams’ın emekleriyle yazılacak Amerikan Bağımsızlık Bildirisi için bir iskelet olacaktı.
1620 yılının kışı bir hayli erken ve çok sert gelmişti. Yerleşmek için yeterli zamanı bulamayan pilgrimler bu kışı bölgedeki yerlilerin yardımlarıyla atlatmışlardı. Yine de kıştan sadece 56’sı sağ çıkabilmişti. Koloni ilk yıllarında tarım, avcılık ve ticaretle geçimini sağladı. İlerleyen yıllarda daha da büyüdü ve diğer İngiliz yerleşimcileri de kendisine çekti.
Tüm bunlarla birlikte ilk koloninin fertleri Amerika tarihine iz bırakacak nesillere, kimliğini şekillendirecek fikirlere de öncü oldu. Onlar inanç özgürlüğünün yanı sıra kendi kaderlerinin hakimi olmayı da istiyordu. Aklın ve adaletin izinde yürüyen bir şehirde yaşamayı arzu etmişlerdi. Elbette bunları görmek kendi sonlu hayatlarında mümkün olmadı. Ama onların torunları bir rüyanın kritik noktalarında kilit taşı oldular.
Mesela ikinci ve üçüncü nesillerde doğanlardan bazıları bağımsızlık savaşında ve sonrasında hem askeri alanda hem siyasi arenada önemli roller üstlendi. Devam eden kuşaklarda; Alec Baldwin, Orson Welles gibi oyuncular; Roosevelt, Garfield, Bush ve Bush Jr. gibi ABD başkanları; Ralph Waldo Emerson, Warren Buffet gibi ünlü isimler ve ödüllü yazarlar, Taylor Swift gibi şarkıcılar, Bill Gates gibi girişimciler ve insan hakları savunucuları bulunmaktadır. Görüldüğü gibi sadece bir gemi dolusu insanın inşa ettiği şehrin bir rüyaya dönüşmesi, bu oyunu kurallarına saygı duyarak oynayanlar için bir rüyadan daha yakındır.
Kaynak:
1-https://mayflowerhistory.com/famous-descendants
2-https://famouskin.com/
3-https://en.wikipedia.org/wiki/Mayflower
17. yüzyıla gelindiğinde Avrupa kıtası kayda değer bir toprak yorgunluğu yaşıyordu. Kurumlarda, yapılarda yahut oluşumlardaki rahatı kaçıran unsurlar yüzünden bir nevi bıçak kemiğe dayanmıştı. Bu ahvalden muzdarip bir grup olan Püritenler için de İngiltere başta olmak üzere tüm Avrupa yaşanamaz bir yer haline gelmişti. Püritenler, ana akım kilise yönetiminin bir hayli yozlaştığını ve Hristiyanlık’ın saflaştırılması, sonradan eklenen zerzevattan arındırılması gerektiğini düşünenlerden oluşan bir cemaatti ve inançları yüzünden yoğun bir baskıya maruz kalıyorlardı. “Emergence”ın hikmeti gereği olsa gerek, Püritenlerden bir ekip 1620 yılında Avrupa’nın içindeki taze tohumları yeşillendirmek için muhtaç olduğu yeni şehri kurma göreviyle sorumlu kılınmışçasına yaşadıkları toprakları terk ederek yeni kıtaya doğru yola koyuldu. Bu, Mayflower gemisindeki 102 yolcunun, daha sonraları "pilgrimler" olarak anılacak ilk koloninin fertlerinin ortak hikayesidir.
66 gün süren zorlu okyanus seferinin ardından Mayflower, onları beklediklerinden daha iyisine taşımıştı. Pilgrimlerin Hollanda’dan yola çıktıklarında planları, Virginia Kolonisi’nde kendilerine verilecek topraklarda yaşamaktı. Ne var ki yol onları, şimdi Plymouth Koyu olarak bilinen ama o zamanlar o kadar da bilinmeyen bir toprağa götürmüştü. “Şehir” kurulmak için hazır bekliyordu. Daha karaya ayak basmadan bir töre belirlenmeliydi. Herkes hazırlanan metni, altına bıraktığı imzasıyla kabul etti. Bu metin; yazıldıktan iki yüzyıl sonra, bir pilgrimin soyundan gelen Amerikan başkanı John Adams’ın emekleriyle yazılacak Amerikan Bağımsızlık Bildirisi için bir iskelet olacaktı.
1620 yılının kışı bir hayli erken ve çok sert gelmişti. Yerleşmek için yeterli zamanı bulamayan pilgrimler bu kışı bölgedeki yerlilerin yardımlarıyla atlatmışlardı. Yine de kıştan sadece 56’sı sağ çıkabilmişti. Koloni ilk yıllarında tarım, avcılık ve ticaretle geçimini sağladı. İlerleyen yıllarda daha da büyüdü ve diğer İngiliz yerleşimcileri de kendisine çekti.
Tüm bunlarla birlikte ilk koloninin fertleri Amerika tarihine iz bırakacak nesillere, kimliğini şekillendirecek fikirlere de öncü oldu. Onlar inanç özgürlüğünün yanı sıra kendi kaderlerinin hakimi olmayı da istiyordu. Aklın ve adaletin izinde yürüyen bir şehirde yaşamayı arzu etmişlerdi. Elbette bunları görmek kendi sonlu hayatlarında mümkün olmadı. Ama onların torunları bir rüyanın kritik noktalarında kilit taşı oldular.
Mesela ikinci ve üçüncü nesillerde doğanlardan bazıları bağımsızlık savaşında ve sonrasında hem askeri alanda hem siyasi arenada önemli roller üstlendi. Devam eden kuşaklarda; Alec Baldwin, Orson Welles gibi oyuncular; Roosevelt, Garfield, Bush ve Bush Jr. gibi ABD başkanları; Ralph Waldo Emerson, Warren Buffet gibi ünlü isimler ve ödüllü yazarlar, Taylor Swift gibi şarkıcılar, Bill Gates gibi girişimciler ve insan hakları savunucuları bulunmaktadır. Görüldüğü gibi sadece bir gemi dolusu insanın inşa ettiği şehrin bir rüyaya dönüşmesi, bu oyunu kurallarına saygı duyarak oynayanlar için bir rüyadan daha yakındır.
Kaynak:
1-https://mayflowerhistory.com/famous-descendants
2-https://famouskin.com/
3-https://en.wikipedia.org/wiki/Mayflower
YORUMLAR