Her Düşüş Yeni Bir Doğruluş Mudur?
17 Ağustos 2025 - 14:30
Doğu Demirkol kariyerine ilk adımını "Yetenek Sizsiniz" yarışmasıyla atar, daha doğrusu atmaya çalışır. Demirkol, şovuna hızlı bir giriş yapar. Sahne arkasında ve sahnede son derece rahat bir tavır içerisinde olan Demirkol, önce Acun Ilıcalı'ya sonra da Hülya Avşar'a takılır. Kısa bir girizgahtan sonra Doğu, Acun Ilıcalı'ya: "Cem Yılmaz'la alakalı bir şey söyleyeceğim ama dediler ki Cem Yılmaz'ın Acun'la arası çok iyi, Acun direkt zonklatır. Baştan söyleyeyim de bi' zonk yemeyeyim. Kötü bir şey söylemeyeceğim, sonra da toparlayacağım." der.
Doğu Demirkol şovuna başlar. Cem Yılmaz'ın boyuyla alakalı esprisinden kısa bir süre sonra Acun, ret butonuna basar. Bir süre sonra Hülya Avşar da butona basar. Seyirci, jürinin son üyesi Sergen Yalçın'ın da butona basması için "Bas, bas, bas..." diye tempo tutar. Sergen, Doğu'ya: "İlk defa böyle bir şey oluyor!" diyerek seyircinin tepkisine dikkat çeker. Bunun üzerine Doğu Demirkol şovun başındaki esprisine gönderme yaparak "Sonuçta burası Afyon'da bir üniversite, ALES'ten 95 aldığımı duyunca çekemediler tabii..." diyerek seyirciye takılır. Doğu'nun "Lütfen! Butona basma, kendimi bir ifade edeyim." ısrarına rağmen Sergen de ret butonuna basar.
Oylama sonrası Acun, Doğu'nun endişesinde haklı olduğunu ortaya koyan açıklamada bulunur. Doğu'nun daha bir marka olmadan büyük bir marka üzerinden şov yapmasını doğru bulmadığını belirtir. Sergen de Doğu'ya, Acun Ilıcalı'nınkine benzer bir gerekçe sunar. Doğu Demirkol üç ret ve seyircilerin tepkili alkışları eşliğinde sahneden ayrılır.
Fatih Altaylı, Doğu Demirkol'la yakın zamanda yaptığı bir programda bu konuya değinir. Doğu Demirkol, Altaylı'ya orada yaşadıklarını ve oradaki tepkilerin kariyerine etkilerini anlatır. Altaylı, Demirkol'a Yetenek Sizsiniz'den Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes Film Festivali'nde ödül alan ve Doğu Demirkol'un başrolünde oynadığı Ahlat Ağacı'na giden süreci sorar. Demirkol, Ceylan'ın; Yetenek Sizsiniz'deki performansını izledikten sonra Ahlat Ağacı’ndaki Sinan karakteri için kendisini seçtiğini belirtir. Ceylan'ın kendisini seçmesinin gerekçesinin, tüm engellemelere rağmen kendisini topluma anlatmaya çalışan ve geri adım atmayan Sinan karakteriyle, Yetenek Sizsiniz'de kendisini ifade edecek fırsatın verilmesi için mücadele eden ve kendisine o fırsat verilmeyen Doğu'nun karakterinin örtüşmesi olduğunu belirtir.
Altaylı, Doğu'nun anlattığı bu durum karşısında "Oradaki felaket seni Türkiye'nin Cannes'da ödül almış filmine götürdü. Hayat ne acayip ya..." diyerek şaşkınlığını belirtir. Doğu Demirkol da buna karşı "Gerçekten öyle, demek ki hayatta hiçbir şeye ‘Vay arkadaş ne bu!’ dememek lazımmış." der. Hayatta karşılaşılan bazı aksaklıkların bazen daha büyük kazanımlara sebep olabileceğini gösteren bu anekdot, düştüğü zaman yeniden ayağa kalkmak için mücadeleyi terk etmemeye güzel bir örnek. Fakat; her ne kadar bu dibe vuruş, Doğu Demirkol için zirveye çıkışın gerilim kuvveti olmuş olsa da onu, o an için dibe vurduran "akıl", nice yeteneklerin bir daha doğrulamayacak şekilde belini kırmaktadır.
Demirkol örneği üzerinden stand-up şovlarını incelersek, zaten bir yönüyle içerisinde hicvi de barındıran bu şovların ruhunda; topluma mal olmuş önemli şahıslardan izleyicilere kadar her kesimden insanın şovun unsuru/malzemesi olması durumunu görürüz. Şovmen yeri gelir kendisini, yeri gelir seyirciyi yeri gelir toplumun önde gelen isimlerini alay konusu eder. Normalde bir kurgu ürünü olması ve doğası gereği alaycı olmasına rağmen böylesi bir şov karşısında gülünüp geçilmesi gerekirken, hayatı ve olayları gereğinden fazla ciddiye alan ve kendisini hayatın odağı olarak gören zihniyetin hâkim olduğu kültürde böylesi yaklaşımlar tepkiyle karşılanır. Oysa o kültür, aynı alaylı ifadeyi ya da yaklaşımı o alanın duayeni bildiği bir kimse sergileyecek olsa onu bir lütuf, ihsan bilir. O kültürün mensuplarının tepkileri, eyleme göre değil adamına göredir. Tepkilerinde akıl değil duygular itici güçtür. Aynı olaya açken farklı, tokken farklı tepki gösterir ve bu bozuk halinin normal olduğunu zanneder. Tepkilerinin hareket noktasının ne olduğu asla kestirilemez. Kimi karşısındaki insanın zekasını, kimi kariyerini, kimi ekonomik seviyesini kıskanır ve bu kıskançlık yüzünden akın kara, karanın ak olduğunu iddia edebilir. Bu nedenle zihin kodları bu şekilde çalışan bir kültürde; kanun, hak, hukuk, adalet gibi kavramların evrensel kalıplara dökülüp işlenmesi mümkün değildir. Bu zihin yapısı; sanalla gerçeği, rüyayla hakikati, doğruyla yanlışı... ayırt edemez. O yüzden bu zihin kodları, o kitlenin hiçbir şeyi olması gereken yere konumlandıramamasına neden olur. Bu kitle severken öldürür. İnşa ederken (ettiğini zannederken) yerle bir eder. Yükselirken (yükseldiğini zannederken) çakılır.
Bulunduğu yerin, zamanın, mekânın farkında olmayan bir kitleyi gerçekliğe çekmek mümkün değildir. Onların zihni; kendilerinin, kendilerince inşa ettikleri sanal gerçeklikte yaşamaya ayarlıdır. O yüzden onların o sanal dünyalarının sahteliğini ortaya çıkaran her türlü sahiciliğe düşmandırlar.
Sahte/perdeli bir ciddiyetin, yapmacık bir gülüşün, hakikatsiz bir duruşun hâkim olduğu bir kültürle cedelleşerek bir yere varılamaz. O yüzden böylesi bir kültürü reformize etmeye çalışmak daha başka ve daha büyük sorunların doğmasına neden olacaktır. Bu yüzden daha nice yeteneklerin, zihinlerin heder olmaması için, yapılması gereken yeni bir zihinle yeni bir kültür inşa etmektir.
Doğu Demirkol şovuna başlar. Cem Yılmaz'ın boyuyla alakalı esprisinden kısa bir süre sonra Acun, ret butonuna basar. Bir süre sonra Hülya Avşar da butona basar. Seyirci, jürinin son üyesi Sergen Yalçın'ın da butona basması için "Bas, bas, bas..." diye tempo tutar. Sergen, Doğu'ya: "İlk defa böyle bir şey oluyor!" diyerek seyircinin tepkisine dikkat çeker. Bunun üzerine Doğu Demirkol şovun başındaki esprisine gönderme yaparak "Sonuçta burası Afyon'da bir üniversite, ALES'ten 95 aldığımı duyunca çekemediler tabii..." diyerek seyirciye takılır. Doğu'nun "Lütfen! Butona basma, kendimi bir ifade edeyim." ısrarına rağmen Sergen de ret butonuna basar.
Oylama sonrası Acun, Doğu'nun endişesinde haklı olduğunu ortaya koyan açıklamada bulunur. Doğu'nun daha bir marka olmadan büyük bir marka üzerinden şov yapmasını doğru bulmadığını belirtir. Sergen de Doğu'ya, Acun Ilıcalı'nınkine benzer bir gerekçe sunar. Doğu Demirkol üç ret ve seyircilerin tepkili alkışları eşliğinde sahneden ayrılır.
Fatih Altaylı, Doğu Demirkol'la yakın zamanda yaptığı bir programda bu konuya değinir. Doğu Demirkol, Altaylı'ya orada yaşadıklarını ve oradaki tepkilerin kariyerine etkilerini anlatır. Altaylı, Demirkol'a Yetenek Sizsiniz'den Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes Film Festivali'nde ödül alan ve Doğu Demirkol'un başrolünde oynadığı Ahlat Ağacı'na giden süreci sorar. Demirkol, Ceylan'ın; Yetenek Sizsiniz'deki performansını izledikten sonra Ahlat Ağacı’ndaki Sinan karakteri için kendisini seçtiğini belirtir. Ceylan'ın kendisini seçmesinin gerekçesinin, tüm engellemelere rağmen kendisini topluma anlatmaya çalışan ve geri adım atmayan Sinan karakteriyle, Yetenek Sizsiniz'de kendisini ifade edecek fırsatın verilmesi için mücadele eden ve kendisine o fırsat verilmeyen Doğu'nun karakterinin örtüşmesi olduğunu belirtir.
Altaylı, Doğu'nun anlattığı bu durum karşısında "Oradaki felaket seni Türkiye'nin Cannes'da ödül almış filmine götürdü. Hayat ne acayip ya..." diyerek şaşkınlığını belirtir. Doğu Demirkol da buna karşı "Gerçekten öyle, demek ki hayatta hiçbir şeye ‘Vay arkadaş ne bu!’ dememek lazımmış." der. Hayatta karşılaşılan bazı aksaklıkların bazen daha büyük kazanımlara sebep olabileceğini gösteren bu anekdot, düştüğü zaman yeniden ayağa kalkmak için mücadeleyi terk etmemeye güzel bir örnek. Fakat; her ne kadar bu dibe vuruş, Doğu Demirkol için zirveye çıkışın gerilim kuvveti olmuş olsa da onu, o an için dibe vurduran "akıl", nice yeteneklerin bir daha doğrulamayacak şekilde belini kırmaktadır.
Demirkol örneği üzerinden stand-up şovlarını incelersek, zaten bir yönüyle içerisinde hicvi de barındıran bu şovların ruhunda; topluma mal olmuş önemli şahıslardan izleyicilere kadar her kesimden insanın şovun unsuru/malzemesi olması durumunu görürüz. Şovmen yeri gelir kendisini, yeri gelir seyirciyi yeri gelir toplumun önde gelen isimlerini alay konusu eder. Normalde bir kurgu ürünü olması ve doğası gereği alaycı olmasına rağmen böylesi bir şov karşısında gülünüp geçilmesi gerekirken, hayatı ve olayları gereğinden fazla ciddiye alan ve kendisini hayatın odağı olarak gören zihniyetin hâkim olduğu kültürde böylesi yaklaşımlar tepkiyle karşılanır. Oysa o kültür, aynı alaylı ifadeyi ya da yaklaşımı o alanın duayeni bildiği bir kimse sergileyecek olsa onu bir lütuf, ihsan bilir. O kültürün mensuplarının tepkileri, eyleme göre değil adamına göredir. Tepkilerinde akıl değil duygular itici güçtür. Aynı olaya açken farklı, tokken farklı tepki gösterir ve bu bozuk halinin normal olduğunu zanneder. Tepkilerinin hareket noktasının ne olduğu asla kestirilemez. Kimi karşısındaki insanın zekasını, kimi kariyerini, kimi ekonomik seviyesini kıskanır ve bu kıskançlık yüzünden akın kara, karanın ak olduğunu iddia edebilir. Bu nedenle zihin kodları bu şekilde çalışan bir kültürde; kanun, hak, hukuk, adalet gibi kavramların evrensel kalıplara dökülüp işlenmesi mümkün değildir. Bu zihin yapısı; sanalla gerçeği, rüyayla hakikati, doğruyla yanlışı... ayırt edemez. O yüzden bu zihin kodları, o kitlenin hiçbir şeyi olması gereken yere konumlandıramamasına neden olur. Bu kitle severken öldürür. İnşa ederken (ettiğini zannederken) yerle bir eder. Yükselirken (yükseldiğini zannederken) çakılır.
Bulunduğu yerin, zamanın, mekânın farkında olmayan bir kitleyi gerçekliğe çekmek mümkün değildir. Onların zihni; kendilerinin, kendilerince inşa ettikleri sanal gerçeklikte yaşamaya ayarlıdır. O yüzden onların o sanal dünyalarının sahteliğini ortaya çıkaran her türlü sahiciliğe düşmandırlar.
Sahte/perdeli bir ciddiyetin, yapmacık bir gülüşün, hakikatsiz bir duruşun hâkim olduğu bir kültürle cedelleşerek bir yere varılamaz. O yüzden böylesi bir kültürü reformize etmeye çalışmak daha başka ve daha büyük sorunların doğmasına neden olacaktır. Bu yüzden daha nice yeteneklerin, zihinlerin heder olmaması için, yapılması gereken yeni bir zihinle yeni bir kültür inşa etmektir.



YORUMLAR