Recep İvedik, ismi tanıdık bir kafeye gidip Türk kahvesi ister, barista yok der, mırra ister, barista yok der. Kekik, adaçayı ve kültürdeki bilumum sıcak içecek çeşitlerini sayıp istese de nafile. Barista yok deyip durur. Recep, en cahil en köylü kimsenin bile içine girince "Ya burası başka bir çay ocağı." deyip çekingen bir tavra gireceği kafede hunharca bir saldırı tavrına girer. Recep İvedik serisinin bu kısa sahnesinden ve toplumun bu filmlere rağbetinden bir tablo görürüz. Recep İvedik avamın, altkültür adamının girmekten çekineceği ortamlara hunharca girer, yapmaktan çekineceği kalbürüstü görünen işlere bodoslama dalar. Filmin sonunda ise artık kahramandır.
Bir dönem burjuva alışkanlığı olarak görülen ismi çok bilinen kafelere gitmek bugün aynı değeri taşımıyor. Yoga dersine gitmenin oturduğu mahal bugün aynı yerde değil. Altkültür adamının ulaşabildiği her modern imkan gevşiyor, anlamını yitirmeye başlıyor. Recep İvedik bugünlerde vegan beslenmeye de el atmalı, çevreci enerji üretim imkanlarına da sataşmalı. Recep İvedik, mülkiyet haklarını da tartışma konusu haline getirmeli, anayasanın temel maddelerini de.
Refik Tırpan ALTAY