Merhabalar

Behzat Malumaka

“Hayat müzakerelerden ibarettir.”

Bireyin yalnız kalması ile alakalı çok şey duyduğumuz, okuduğumuz şu çağda selam vermek, iletişime geçmek, zaman zaman tuhaf karşılanıyor. Bir misyoner edasıyla yaklaşılıyormuşçasına tanımadığınız kişi selamınızı alıyor ve acaba ne diyecek diye gözlerinizin içine biraz tedirginlikle bakabiliyor. Merhaba diyoruz işte. Zarar vermeyeceğiz.

Bir araştırmacı için başvurabileceği bir çok bilgi kaynağından bir tanesi de işin uzmanına danışmak. Bu çok bilinen yaygın bir usul fakat değeri tam ölçülemediğinden pek faydası dokunmuyor olabilir. Çünkü uzman kişilerin deneyimlerini bir türlü önemseyemiyoruz. Eğer önemsiyorsak soru sormaktan, sorun olmaktan çekiniyoruz. Sıkılıyor, bir türlü besmele çekemiyoruz. Sanki her yerimiz ötekilerle sarılmış, biz içinde hapsolmuşuz.
Bu kolay yolun zor adımı bir selam vermek. Bazı sosyal tiplerin, ilişki kurmaktan çekinmeyen insanların diğer insanlara karşı davranışlarını inceliyorum. Çoğu daha az alıngan oluyor, olumsuzluklardan daha az etkileniyor, daha görgülü, görenek sahibi oluyor, daha kolay uyum sağlıyor. Bu da ciddi bir zeka göstergesi aynı zamanda.

Törensel aktivitelerde insanların bir araya gelişleri, belirli bedensel, zikirsel faaliyetleri zihinsel bir birlikteliğe dönüştürme çabaları, bir takım müzakereler nihayetinde, eşdeğer münabesetlerle mümkün olabiliyor. Törenlerde tekrar edilen bazı kurallar vardır. Çünkü tören kurum işidir. Bir çeşit kurtarıcı iptir. Şaşırırsan ipi yakalarsın. Takımla beraber yürüdüğünü zannederken bir de bakarsın ki ters ayaktasın. Paniğe gerek yok. Kurum kitapçığında ayak değiştirmenin kodları yazılı. Karate kata esnasında belirli hareketler, duruş nizamı, bakış ve bağırış, bir anahtarı temsil edecek şekilde bir başlangıç kıvılcımı gibi belirli bir hal ve duruşun kapılarını açar. Solo çalışılabilen bir antrenman formudur. Tıpkı işe başlamadan önce kolların sıvanması, parmakların kütletilmesi gibi. Besmele çekmek, tabancanın ateşlenmesi gibi. Sonrasında mermi izlerini takip etmek yeterli. Karate Kata esnasında kimseye vurmazsın ama eklemlerin, kas kütlen, motor hareketlerin ve en önemlisi zihnin buna hazırlanır. Tanış olmak da öyle. Korkutucu tarafı şu olabilir: İnsanımız yüzyıllardır aç. Bu muazzam bir korku. Sonucu itibariyle kallâvi bir yalnızlık. Yapayalnız kalmak... Selam almaktan, dost olmaktan, müzakere etmekten biraz korkuyoruz. Çünkü korumamız gereken ütopik bir tokluk ve yanılmazlığımız var. Tuhaf tarafı aynı zamanda bu kadar kırılgan, provoke edilebilir bir şaşmazlığımızın olduğunu üstü kapalı kabul etmemiz.

Meşhur görüşe göre gençlerimizin ezelden beri zuhur edegelen muhteşem akıl-kalp izdivaçlarını sorularla çalmışlar. Kaybetmekten korktuğun inanca (hangi inanç sistemi, inanç duyulabilecek düşünce olursa olsun), onu kaybetmekten bu kadar korkuyorsan, tam da sahip sayılmazsın. Oysa kıyas için muhakkak farklı numuneler, farklı tipler, farklı düşünceler lazım. Kabuğu tutup parçalamak lazım.

Çok da gelip gitmiyorsan o köy senin olmayabilir. Onu sen korumasan da olur. Civar köyleri gezmediysen, farklı bahçelerden geçmediysen, bir başka suyu tatmamışsan senin köyünü senden iyi bilen gezginler hep var olur. Yukarıdan gelenler, “Yukarıdaki köyün suyu ters akıyor.” dediklerinde muhakkak çıkar kendi derenin başında şovunu yaparsın. “Bakın efendim!” diye başlarsın. “Bakın, su ters akmaz... Görüyorsunuz...”.

Behzat MÂLUMAKA 30.12.2020 (Proje 99)