Ne Yaman Çelişki

Behzat Malumaka

Teknik adam, büyük birader, takımımızın beyni. Kulübe gönül vermişler olarak onu çok seviyormuşuz gibi düşünelim. Onu sevmemizin sebebi büyük iri kızıl elmamız. Şampiyon olmak istiyoruz. Bu uğurda büyük biraderimiz çok çabalıyor. Kulübün eski zamanlarının hızlısı olan, halen etkin rol oynamak istiyor gibi duran bir yoldaş çıkıp diyor ki: “Büyük biraderim çok iyi bir insan, gerçekten çok çalışıyor fakat etrafındakilerden şikayetçiyim. Bakın, biraderimizin ölüm yıl dönümü fakat bu kulüp için emek vermiş biraderimize yakın onca kulüp üyesi, o, kimseyi kırmamış olsa da onu hep kırıp incitti. O bunlara nasıl dayanıyordu anlamak mümkün değil.” Ve yine başka bir zaman diliminde şu cümleyi sarf edebiliyor: “Hiç elden bize gardaş olur mu? Hainden, itten uğursuzdan yoldaş olur mu?” Ve yine usanmadan ekliyor: “Süperiz, hiperiz, şampiyon da en büyük de biziz.”

Bu ve bunun benzeri konularda gerçeklikle bağları olmadığı için, şahısların kendilerine dürüst olamadıklarını düşünüyorum. Zihnindeki kendine bakışındaki arızalar, o kendini koruyan mekanizma, eleştirdiği kişilerden her ne kadar farkı olmasa da kendini makul bir sebep olmadığı halde hemen kayırıveriyor. Bu yüzden kafasında şöyle bir şablon olmasını bekliyorum: Büyük dava herkesi kapsar. Davanın erleri en az benim kadar hakikatli olmalıdır. Ben hakikatliyim ve büyük birader de en az benim kadar hakikatli. Tertemiz biraderime çok ayıp edenler var. Maalesef o kadar çoklar ki...

Bu kısımda ait olduğunu zikrettiği kesimden kendisini farketmeden ayrı tutarak, biz olgusunu falanca süper şahsiyet üzerinden kurgulayıp ve yine o şahsiyeti yüceltme ve kendini aklama işini büyük şahsiyetin etrafındakileri kötüleyerek sağlayacak. Esasen yaptığı budur bence. Kendini kandırmaktadır. O kişileri kötülerken de, biz süperiz derken de kendine bir şeyler anlatmaya çalışmaktadır.

Bu tip şahsın ortaya çadır kurmuş ayan beyan duran oranlarla arası hiç yok gibi dursa da aslında kötü değildir. Ama muhakkak oranlar kendi faydasına(!) göre yorumlanmalıdır. Realiteyi hiç okumayamadığı takdirde bu türden çelişkili bir tavır sergilemesi de beklenemezdi. Bütün meseleyi şahsında düğümlemeye çalışması aslında ortada bir dava anlayışı ve kolektif bir bilinç olmayışının göstergesidir. Aksi takdirde kendisinden mahremiyeti sağlaması beklenirdi. Realiteyi tam anlamıyla okumaya çalışması da beklenemez (Şöyle ki, oranların onu götüreceği sonuç canını yakacaktır.) çünkü kendini kandırmayı bir yere kadar sürdürebiliyor. Gerçekten o yola baş koysaydı, onu mevcut durumu okuyup arkadaşlarını koruyup kollamaya, düzeltip çözüm aramaya çalışırken bulmamız gerekirdi.

Onları, savaş meraklısı gibi görünen fakat tek amaçları bir gün vezir olmak olup bu hevesle yanıp tutuşan piyonlara benzetiyorum. Aslında çarpışamayacak kadar korkuyorlar ve bir o kadar da savaştan ve savaşmaktan bihaberler. Ordunun bütün azaları stratejik öneme sahipken piyon dahi olsan eğer davana ve amirine itimat ediyorsan büyük biraderle iş birliği içinde olman gerekirdi. Tarafında yüzlerce vezir de olsa, eğer falsolular ise hepsi ve sen de bunu açık bir şekilde beyan edebiliyorsan, ya senin çok hakikatli olup savaşı terk etmen ya da daha hakikatli olup “asıl vezir nasıl olunur"u kendi zamanının kaptanı olmaya çalışarak göstermeye çabalaman gerekirdi. Bu yüzden farkında olmasa da kendisi de o konuma geldiğinde aynı yamukluğu muhakkak yapacaktır.

Behzat MALÛMAKA 10.06.2020 (Proje 99)