Nizamettin Hayyam Vural

Nizamettin Hayyam Vural


Ak Kedi Kara Kedi

18 Kasım 2021 - 16:27

Korku ve kaygı kavramlarıyla ilgili araştırmalar yaptığım sırada Acedia isimli bir hastalıktan bahsedildiğini gördüm. Özellikle Orta Çağ'da yaşayan rahiplerde görülen bir hastalık olan Acedia, kaygı kelimesiyle eş anlamlı kullanılır hale gelmiş. Bu hastalığa sahip olan insanların olağanüstü bitkin ve melankolik oldukları, kaygı içerisinde sağa sola koşturdukları söyleniyor. Bu hastalığın özellikle rahiplerde görülmesinin sebebi ise hiçbir işte çalışmamaları, boş durmalarıymış. Ayrıca rahipler olur da bir işte çalışırlarsa bu işte bir anlam aramaları yasakmış.

Hristiyan "din adamlarının" ortaçağda yaşadığı yozlaşmanın bir benzerini günümüzde biz yaşıyoruz. Belki böyle bir kıyas yapıyor olmam bazılarını rahatsız edecek, yanlış görülecek ama tarihten ders çıkarmak adına bunu yapacağım. Belki de "din adamı" dediğimiz kavram başlı başına bir sorundur, bu şekilde kullanılmaması gerekir ama o ayrı bir yazı konusu.

Nerede ortaçağda işi gücü olmadan melankolik melankolik gezen rahipler nerede biyolojinin babası rahip Mendel? Bugün batıyı güçlü yapan şeylerden biri Aydınlanma Çağı'yla beraber ortaya çıkan insan tipidir. Adam hem rahip yani "din adamı" hem de bilim adamı... Gözünüz kesiyor mu böyle bir şeyi? Bir rahibin bezelyeler üzerinde çalışıp kalıtım kuramını ortaya atması mümkün oluyor da bir imamın bilimle uğraşabilme "ihtimali" dahi neden rahatsız ediyor bizi, neden inanılmaz geliyor? Neden saçma buluyoruz bunu? Bilim deyince neden öcü diye bağırılan beş yaşında çocuklar gibi kaçıyoruz?

Elin gavurunu övüyor değilim. Zamanında çıkardığımız insan tiplerinden biri, Ebussuud Efendi'yi, örnek olarak vereceğim. Tefsir, edebiyat, dil, akaid, tıp, hukuk alanlarında eserler kaleme almış bir insandır Ebussuud Efendi. Kendisi Osmanlı Devleti zamanında uzun süre Şeyh-ül İslam'lık yapmıştır.

Biz neden çocuklarımızı küçük yaşta meslek sahibi yaptığımız, bir ustanın yanına çırak verdiğimiz dönemlerdeki yöntemlerimizin bir tık üstüne çıkamadık? Uzmanlaşma ve disiplinler arası çalışma dediğimiz şey neden bizde hikaye, masal mesabesinde? Birileri kaygılarımızdan besleniyor olmasın? "Kaygı, insan yeterince korkmadığı zaman, korkacak yeteri kadar gerçek durum olmadığı zaman ortaya çıkan bir şeydir." der Lorenz. Mesele içinde oyalanıp durduğumuz sahtelik, yalan dolan mı yoksa?

"Kaygı ancak tehdit ortadan kalktığında yeniden ortaya çıkar." diyor Richter. Osmanlı Devleti'nin zirveyi yaşadığı Kanuni devrinden hemen sonra inişe geçmesi tesadüfi değildi. Kanuni dönemindeki güç, tehdit unsurunun görülmesini engelledi ve hiç yapılmaması gereken bir şey yapılıp Ahiler tasfiye edildi. Türk'ün en önemli iş organizasyonu böylece saf dışı bırakıldı ve kaygı ortamı oluşturuldu. Ben Richter'in sözünü biraz değiştireceğim. "Tehdidin ortadan kalkmasına lüzum yok, kaygının ortaya çıkması için tehdidin ortadan kalktığına inandırmak kafi."

Gelin hep beraber Peygamberlerin birer meslek sahibi olduğu gerçeği üzerinde tefekkür edelim, olur mu?
Nizamettin Hayyam Vural

YORUMLAR

  • 0 Yorum