Nizamettin Hayyam Vural

Nizamettin Hayyam Vural


Bilmediğini Bilmek

18 Kasım 2021 - 17:23

Eline mikrofonu, kamerayı alan bir vatandaş, halkımıza soruyor: "Orucu ilk ve son açan şehirlerimiz hangileridir?". Halkımızın verdiği cevapların bazılarını sizlerle paylaşacağım.

"İlk Suudi Arabistan açar. Son açan da Erzurum'dur."
"İlk Ankara açar. Büyükşehir olduğu için. Cumhurbaşkanı, Başbakanımız olduğu için. En son Adana açar herhalde."
"İlk İstanbul açar. Büyükşehir olduğu için. En son olarak küçük ilimiz Kilis olabilir, Osmaniye olabilir."
"En son Afrika açar. Çünkü Afrika'daki insanlar zenci olduğu için."
"İlk Adana açar çok sıcak olduğu için. En son İstanbul açar çünkü orada yaşadım..."
"İlk Adana açar. Çünkü 01'dir. En son Düzce açar çünkü 81 plaka."
"İlk en doğudaki ilimiz açar. En son en batıdaki ilimiz açar."
"Bilmiyorum."

Bence içlerinde en değerli cevap "Bilmiyorum". Güzel olan bilmemesi değil, bilmediğini itiraf edebilmesi, bilmediğini bilmesi... Bilmediğini bilmek büyük bir erdem.

Bilmemek, az bilmek ve çok bilmek üzerine bir sürü söz söylenmiş. Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında her şeyi bilmenin tam anlamıyla bir hastalık olduğunu söyler. Numan bin Sabit yani İmam-ı Azam Ebu Hanife'ye atfedilen şöyle bir söz var: "Bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım arşa değerdi". Sonra "İgnorance is bliss" yani dilimize "Cehalet erdemdir" şeklinde çevrilen ve sıkça duyduğumuz başka bir söz var. Zaten "Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir." sözünü "bilmeyen" neredeyse yok.

"Bilmiyorum diyebilmek erdemdir." dedik ama bunu vurdumduymaz bir şekilde söylemeyi kast etmedik. Aksine öğrenmeye hevesli bir şekilde bilmiyorum demek, diyebilmek lazım. En acı tablolardan birini, bildiği iddiasıyla bilgisizliğini ortaya koyan insanlar oluşturuyor. Bildiğini söyleyen bilgisizler ne kadar mutlu! Oysa bilmediğini söyleyen bilgeler tatlı bir ızdırap çekiyorlar!
Nizamettin Hayyam VURAL

YORUMLAR

  • 0 Yorum