Bazen yanan bazen yanmayan çakmağımızı atmalı mıyız yoksa yanımızda tutmaya devam mı etmeliyiz?
Kimi çakmağın teklemesini umursamaz. Bu yanlıştır. Çakmağa en ihtiyacımız olduğu anda yanmamasını es geçmektir. Umursamazlık başlı başına yanlış bir davranıştır. Umursamazlık hangi durumda gösterilirse gösterilsin yanlıştır.
Çakmağın teklemesini görmezden gelenin, çakmak yanmadığı zaman göreceği zarardan ders çıkarmaması sürpriz değildir. "Yüzde yüz sürpriz, ahmaklar içindir."
Kimisi belki de çakmağın yanmaması hayatımı kurtaracak diye düşünür. Ama belki. Esas olan çakmağın yanmasıdır. Çakmak yolda bozulursa o ayrı. Çakmağın kullanırken bozulması ayrı, tekleyen çakmakla, umursamazlıkla yola çıkmak ayrı.
Kimisi ben de bu çakmak gibiyim, bu çakmak bana kendimi hatırlatıyor diyerek özellikle tekleyen çakmakla çıkar yola. Hatalarını kabul eden, doğru yolda yürüdüğü zamanlar olduğu gibi, yanlış yola saptığı zamanların da olduğunu bilen adamdır bu. Yine de doğru yolda yürümek için çaba gösterir. Bu adamın çakmağı doğru zamanda, ihtiyacı olduğunda yanar. Çakmağın teklediği zamanlar, adamın çakmağa ihtiyacı olmadığı zamanlardır. Çakmağın teklemesi ona zarar vermez. Velev ki çakmak ihtiyacı olduğunda yanmadı. Ona mutlaka bir çakmak uzatan bulunur.
Kimi iki çakmak taşır. Yolda çakmaklardan birisi bozulursa diğerini kullanır. İkisi birden bozulursa iki çakmağın çalışan parçalarından sağlam bir çakmak yapar. İki çakmağın da aynı parçaları bozulursa başkalarıyla takas yoluna gider. Elindeki fazla parçaları ihtiyacı olan parçalarla takas eder. Kibrit de kullanabileceğini bilir. Alternatifleri görür, kullanmak için gayret eder.
Bazı adamlar da vardır ki çakmak derdine düşmeden yola düşerler. Onlarınki umursamazlık değildir. Onlar öyle bir yürürler ki ateş de olurlar, su da olurlar toprak da olurlar. İhlas, tefekkür, ihsan...
Nizamettin Hayyam VURAL
YORUMLAR