Nizamettin Hayyam Vural

Nizamettin Hayyam Vural


Güya Sanat

18 Kasım 2021 - 17:38

Cemil Meriç, Bu Ülke kitabında: “Fildişi kule, davasız sanat meczuplarını barındıran miskinler tekkesi, ama her mücahit o tekkede silah kuşanır. Bir zindan değil, bir liman.” diyor. Onun söylediği gibi fildişi kulesini bir durak olarak kullanıp yola insanların hayatına değer katmak için devam eden geçici meczuplara sözümüz yok. Benim meselem fildişi kulesinde elde ettiği birikimi insanları kandırmak, uyutmak ve rant sağlamak için kullanan tiplerle.

Cemil Meriç’in “davasız sanat meczupları” ifadesi, bana yıllardır insanımızın sanata karşı geliştirdiği yanlış açının tam ortasına çöreklenmiş işlevsiz tipleri hatırlatıyor. Evet onlar yanlış açının tam ortasına çöreklendiler ve çok uzun süredir bu yanlış açıdan nemalanıyorlar. Sanatın bir lüks olduğuna inanan ve sanata “maruz kaldığı” durumlarda olumsuz tepkiler vermeyi veya nötr kalmayı tercih eden insanlar, bu “davasız sanat meczupları”nın ürettiği “şey”leri tüketmekten de geri durmuyorlar. Çünkü sanat eseri ile sanat eseri demeye bin şahidin yeterli olamayacağı deli ürünü yutturmacaları birbirinden ayırt edemiyorlar.

Mesela resim sanatı, bir galeride sizi saçma sapan hazlarınıza ulaştırmak için meze edilecek bir araç değildir. Sanatçıların bazı tablolarını anlayabilmek için mitoloji, din, tarih gibi bir sürü alanda bilgi sahibi olmamız gerekiyor yani bize anlattıkları bir şeyler var. Sizin tablonuzda ne var acaba bir araya gelip kafa yormamızı gerektirecek? Bir tabloyu inceleyip anlayabilmek için gerekli birikim ve bu birikimin bize sağlayacağı farkındalığın önünü para kazanacağım, yalandan bir çevrenin tuttuğu insan olacağım diye bilinçli olarak tıkıyorlar.

Kitap da yazıyor bu tipler. İçinde bol dram, entrika, duygusallık barındıran, insanda okuduktan sonra yanağından süzülen birkaç damla gözyaşı ve gönül kırıklığından öte fark yaratamayan kitaplar... Milleti gerçeklikten koparıp, içlerindeki romantikliği ve arabesk duyguları gün yüzüne çıkarıp, kaşıya kaşıya büyütmekle ne elde etmeyi umuyorsun ey romantik? Senin derdin şöhret, biraz ilgi ve çokça paraydı pardon.

Adına müzik deyip kulağımızı kanatanlar, mimari deyip göz zevkimizi bozup hayatımızı çarpıklaştıranlar, film deyip hede hödö izletenler… Arkadaşlar, işin kötü tarafı bu sanatın içini oyup düşük kalite malla dolgu yapanlar sorsan Rembrant’ı, Mozart’ı, Dostoyevski’yi, Kubrick’i falan “biliyorlar”. Şu söz buraya ne kadar da uygun düşüyor: "Yıldızlar güneş battıktan sonra insanlar gözünü dikip baksın ya da sönük bir ışık saçsın diye değil, daha büyük şeylere hizmet etmek için oradadırlar.". Benim dilim de kelimelerim de bu tipleri anlatabilmek için yetmiyor artık. Bir ozanımızın dediği gibi “vıttırı vızzık, vıttırı vızzık adamlaaar”.
Nizamettin Hayyam VURAL

YORUMLAR

  • 0 Yorum