Nizamettin Hayyam Vural

Nizamettin Hayyam Vural


Kavra

18 Kasım 2021 - 10:14

Ülkemizin kaliteli senaryolar yazdığını ve kaliteli filmler çektiğini düşündüğüm yönetmenlerinden bir tanesinin "Ben ayağımı uzatarak kitap okumam." dediğini duydum. Bir sinemacı olarak kitap okumanın film izlemekten çok daha önemli bir uğraş olduğunu söylüyor. Çünkü kitap okumak daha meşakkatli bir iştir. Kitabı satın alıp, okumak için gayret edip bitirebilme sebatını göstermen gerekir. Halbuki seyirci filmi izlemeye başladığı andan filmin bittiği ana kadar filmden bir şey anlamaya çalışmadan sadece oturup izleyip gidebilir. Kitap okuyan yapamaz bunu.

Demek ki zor olana talip olmak, o iş üzerinde çalışırken bizi daha fazla gayret göstermeye sevk edeceği için bize katacağı şeyler çok daha fazla olacak. Eğer iddianız cihan devleti olmaksa bu iddia sizi Enderun gibi eğitim kurumları oluşturmaya zorlar. Ay'a çıkmak zor bir iştir ve onu başarmaya çalışırken NASA gibi devasa bir kurum çıkarırsınız ortaya. Ay'a, Mars'a çıkmanın gerekli olup olmadığı tartışılabilir ama insanların, milletlerin büyük ideallerinin olması gereklidir ve bunun üzerinde tartışmaya bile gerek yoktur.

O büyük ideali gerçekleştirmek için çalışırken işini ciddiye alan, kaliteli olmak ve kaliteli iş yapmak fikrini hayatının merkezine oturtan, bunu görev şuuruyla sadece öyle olması gerektiğine inandığı için yapan insanlarda belli hasletler ortaya çıkar.

Mesela bir insan bütün ciddiyetiyle kitap okumaya başladığında bunun yatarak yapılacak bir iş olmadığını düşünüp işin ciddiyetini fiziksel göstergelerle tamamlayabilir. Yani bu ayağını uzatarak kitap okumamak bir ciddiyetin sonucudur. Adamın ciddiyetini örnek almak yerine ayağını uzatarak kitap okumamasını örnek alıp onun ciddiyeti sayesinde aldığı verimin aynını almayı ummak boş bir beklentidir. Yani hoş bir davranış neticesinde ortaya çıkan yine insana hoş gelen bir şeyden direk medet ummanın yanlışlığını dile getiriyorum.

Bugünkü sünnet anlayışımızı bu bakış açısıyla yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mesela Rasulullah "Sakalınızı bırakın, bıyığınızı kısaltın." buyuruyor ve "Müşriklere muhalefet edin." diyerek bunun sebebi hikmetini açıklıyor. Bugün sakal bırakan müslümanlardan kaçı bunun için sakal bırakıldığının farkında? Kaçımız aslında burada asıl meselenin sakal değil müşriklere muhalefet etmek olduğunu anlıyor? Bir şeyi sadece sünnet olduğu için, sebep aramadan yapabilmek tabi ki çok büyük bir ihlasın göstergesi olabilir. Ama bizimki öyle bir şey mi? Yoksa bizimki, sünnettir deyip sakal bırakıp bunun hikmeti üzerine hiç mi hiç düşünmemek mi?

Nizamettin Hayyam VURAL 06.04.2017 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum