Nizamettin Hayyam Vural

Nizamettin Hayyam Vural


Post-Kasaba

18 Kasım 2021 - 17:39

Otobüsün en arka köşe koltuğuna oturmuş o günün en ilginç tipini seçmek için o meşhur oyunumu oynarken rengi gri bir adam girdi içeriye. Kısa paça okul pantolonunda bu adamın ayak bileği pantolonun devamı gibi görünür deyip kendi kendime gülerken gri renkte bir yolcu daha bindi otobüse. Bu ikisinin cilt renginden başka ortak özellikleri de vardı tabii. Kan ağlıyorlardı ve suratları mahkeme duvarına rahmet okutacak cinstendi.

Hayret deyip indim otobüsten. Bunların devamı var mı acaba diye etrafıma bakınırken başka birini daha gördüm; aynı renkte cilt, aynı kan ağlayan gözler, aynı surat... Bir süre sonra o kadar fazla görmüştüm ki bu insanlardan, neredeyse renk mefhumumu yitirecektim. Bunların hortumla duvara saçılan kaba sıva gibi kasabayı sardıklarını görünce ininize gireceğim yeminiyle yuvalarını bulmaya and içtim.

Onları yanlış zamanda sulayıp çatlatmak istiyordum. Bunlar kesinlikle üçkağıtçı müteahhitlerin işiydi. Yarım bırakılıp tüyülen inşaatların önündeki ithal çimentoların üstüne dökülen kaçak sudan doğmuş olmalıydılar. Griye renk demek içimden gelmiyor ama renklerini ve suratlarındaki mutluluğa röveşata çektiren o ifadeyi anlayabiliyordum. Ama o gözden akan kan neydi Allah aşkına? Bunu çözersem yuvalarını bulabilirim gibi geliyordu. Tam o sırada yanıma dört katlı binanın son katındaki güney cepheli balkonsuz daire tipli bir dayı yaklaştı. Hangi kasabada yaşarsa yaşasın ısınma sorunu yaşamıyormuş gibi bir tipi vardı. "Evlat" dedi. "İçindeler!".

"Hadi korkar da ölürsem dayı?" derken harç kusmaya başladım. Gözümü açtığımda, zemini bastığında insanın içini rahatlatan halılarla kaplı, kıpkırmızı perdeleri baktığınız her şeyi kendi rengine boyayan bir evin içindeydim. Bir cenaze törenine şahitlik ettiğimden emin bir şekilde kerahet uykusu tipli herife "Kim öldü?" diye sordum. Gözlerinden kanlar akıtarak "Ölmedi, doğdu." dedi. Gözümü kapının eşiğine çevirdiğimde gördüğüm son şey, bize sırtını dönüp şehre gitmek üzere olan yüzü al al, gürbüz bir çocuğun gülümseyen yüzüydü.
Nizamettin Hayyam VURAL

YORUMLAR

  • 0 Yorum