Dil öğrenmenin ne kadar gerekli olduğunun anlaşılabilmesi için öncelikle kendi dilinde yoğun bir çalışma içerisine girmesi lazım insanın. Kendi dilinde yazılmış kaynakların, üretilmiş argümanların yetersizliğini gören insan başka bir dile başvurma ihtiyacı hissedecektir. Kendi dilinin yetersiz gelmesinin dışında bazı etkenler de olabilir şüphesiz. Belli diller belli alanlarda uzmanlaşmanın ön şartıdır. Mesela bir tarihçi çalışacağı döneme göre İtalyanca, Fransızca, Farsça öğrenmelidir.
Dil, sadece yapacağımız herhangi bir akademik çalışma için faydalı değildir. Dilin kültürle ilişkisini kurabilen insan kendisinin ve yaşadığı toplumun, kültürün arızalarını çok net fark edebilecektir. Mesela neden dilimizde plan ve strateji kelimelerinin karşılığı yok? Neden Almancada ülke, diyar anlamına gelen "Länder" kelimesini eyalet diye çeviriyorlar da kimse bunu fark edemiyor? Hayati değer taşıyan konularda hatalar yapılıyor. Neden hatalarımızda bu kadar ısrarcıyız.
Neden tembellik, uyuşukluk ile ilgili bir sürü kelimemiz varken çalışkanlık, dakiklik ile ilgili o kadar yok? Aslında var. Sözlüğümüzü açtığımızda kelime bazında dünyaya kafa tutmamızı sağlayabilecek kadar çok kelimeye sahibiz. Ama ne yazık ki kelimelerimizin çok azını kullanıyoruz. Bu kelimelerin tekrar hayatımıza girmesi için kültürümüzde zeminlerinin oluşması lazım tekrardan. Zaman, dikkat, incelik, kalite ortaya konmadan "müdakkiklik" söz konusu olamaz. Veya anca söz konusu olur.
Nizamettin Hayyam VURAL
YORUMLAR