Kalite algısı çocuk yaşlarda oturuyor. Bir arkadaşım anlatmıştı. 10 yaşlarında babası misafire çayın yanında yenecek bisküvi vs. almasını istemiş. Bu da o dönemin ikinci kalite ürünlerinden alıp eve gelmiş. Babası niye bu markadan aldın diye sorunca ucuz olduğu için cevabını vermiş. Babası, "Doğru bu aldıkların ucuz ama özellikle misafire ikram edeceğin bir şey alacağında kaliteli ürün alırsın pahalı da olsa." demiş. Arkadaşım market ürünlerinin hangisinin daha kaliteli olduğuna dair algısının o yaşlarda başladığını söylemişti.
Üç harfli isimleri olan marketlerde çeşitli ürünler satılıyor. Kimisi o firmanın fason ürettirdiği ürünler de olsa çoğu kalitesiz oluyor. Ahali kaliteli olana ciddi bir rağbet göstermediği için çoğu ürün bu şekilde ucuz üretildiği için kalitesiz de oluyor. Ucuz diye tüketilen ürünlerin çoğunun içeriği ise özellikle çocuklarda hiperaktiviteyi tetikleyen bileşenlerden oluşuyor, yoğun tüketimde damar tıkanıklığı gibi hastalıklara sebep oluyor.
Bu yazıda üzerinden ifade etmeye çalıştığım kaliteli kavramı da burada anlamını yitiriyor. Aslında insanın tüketmesi gereken ürünlerin gerçek olması yeterli. Kaliteli ifadesi başka unsurları içeriyor. Gerçek şekerden yapılmış, gerçek sütten imal edilmiş bir dondurma alıp yemek sadece sağlıklı olanı tüketmek değil lezzetli olanı tüketmek amacını da taşımalı.
Refik Tırpan ALTAY

