Sosyal medyalarda üniversite mezunu olup "beyaz yakalı"lıktan istifa edip köyüne tarımla, hayvancılıkla uğraşmaya dönenlerin ne kadar mutlu olduklarını ifade ettikleri paylaşımlar artmaya başladı. Nitekim bu konuda başarılı olanlar kadar köye, taşraya döndüğünde umduğunu bulamayan küresel iklim değişikliğinden, yanlış yatırımdan, tarıma yatırım yapmanın zorluğundan, ekonomik krizden payını alıp gerisin geriye dönenler de var. Çoğu paylaşımda evdeki hesabın çarşıya uymadığını görüyoruz. Şehir hayatının zorluğundan sıkılıp taşraya, tarıma dönenlerin yaşadığı handikaplardan biri de sosyal hayatta yaşadıkları kriz. Köylü ile tanış olamama, köylünün "kalın" tavrı ve yalnızlık...
Maslow'un hiyerarşisinin hangi aşamasında yaşanıyor bu krizler anlamak zor. 25-30 yaşında bir maceraya atılmak için bir birikim şart. İmkanları görmek, fizibilite yapmak, olabilecekleri tahmin edip bunları tek tek analiz etmek... Atılabilecek tek kurşunu kalmış bir gencin hem sosyal çürüme hem ekonomik kriz hem de kendini gerçekleştirme mücadelesi arasında aldığı kararları nasıl rasyonalize ettiği de merak konusu. Dönebileceği, onunla hayatını sürdürebileceği bir mesleğinin olmadığını da düşününce konu kilitleniyor.
"Ey köyleri hududa bağlayan yaslı yollar
Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
Ey garip çizgilerle dolu han duvarları
Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!"*
Refik Tırpan ALTAY
Kaynak:
*: Faruk Nafiz Çamlıbel - Han Duvarları şiiri

