Ne Hemşerisi, Kardeşim!

Alper A. İlerigel

“Tanıdık şehirden olan, kumaşımızın nereden olduğunu (pazarını) da bilir.”
Şeyh Galib
Tahterevalli tahtlarıyla bir bir göklere yükseltilen egoların stratejik krokiler yutturmalarına şaşırmamıştım. Ama bu, diğer şaşırmadığım olaylarda olduğu gibi, bu konuya da şaşırmadığım, alıştığım anlamına gelmemeli. Bu yazıyı okuduğunuz alemde şaşkınlıklarının zekatını vermeden önce bir daha düşünmek için kendilerine sunulan ek süreyi yitirmiş bir fikir topluluğudur mevzu bahis. Şaşkınlıklarına karşı koymaktan çok alışma evresinde varlığını sürdüren bu fikir, sürekli genişleyen bir mezhebe sahiptir. Bu alışılmışlığın verdiği narkoz etkiyle gözler önündekilere bile şaşırılmaktayken asıl garipsenmesi gereken konu, ego sahiplerinin kaderlerinin yeşil ışıklara denk gelememesidir. Gözlerin dört açılmasına karşı başlatılan hareketin kıskanma furyaları ile pohpohlanması ise hareketin cabası. Hareket de değişimi olmayan, durgun bir bataklık tiplemesi sadece.

Gelelim, şaşırmamak elimizde midir? Şaşırmamakla neyi kazanabiliriz? Bu kazanç bizi nereye götürür? Götürülen yerin şimdiki yerden farkı nedir?

Evvela kapı gıcırtısına uyanabilme hassasiyetine sahip ahali, birden çok mantıki çıkarım gerektiren yapbozları uzak çerçeveden göremediği için parçaları birleştirememekte ve bunun sonucunda da uyanık kalmayı günün belli anlarına hapsetmektedir. Bunun arkasında tabii haldeki korku cehennemi bulunmaktadır. Korkunun hiçbir şeye faydası olmadığı gibi bu cehennemin içinde yüz binlik arabaların hesabı da sorgulanamamaktadır. İzanlardan uzak kalan plan ve stratejilerin evlerden ırak olması da pekala kaçınılmaz olmaktadır.

Şaşırmamak elimizdedir hacısapiens kardeşim. Sadece alışılagelmiş fikir üretme yollarını terk ederek puşta puşt diyecek delikanlılığa erişebilir ve bu tavır ile de keşkelerden ve almazlardan uzaklaşabilirsin. (Sanki yaklaşıyor yaklaşmakta olan...)

Kazanan insan, insanın fıtratıdır. Bir fıtrat devrimi ile nice tecrübeler ve gelecekler elde edilebilir. Bundan iyi kazanç mı olur? Sattığın yer Hak katıysa yerin altını ya da üstünü eşit derecede önemseyeceksin. Öyle ki kazancın götürdüğü yer bu coğrafyanın eteğindeki taşlardan alabildiğince uzaktır.

Yaşantınızın çoğunu geçirdiğiniz üç boyutlu mekanlarınızın gerçekliğini size fıtrat olarak sunulan hemşerileriniz ile birlikte hissedebilirsiniz. Kaderinizin ellerinizde olduğunu bilmekle de kendinizi, “Yaşıyorsun bu hayatı!” konumundan kurtararak sizi çepeçevre saran üstün gerçek yönlendirme dioramasını yeniden kurgulayabilirsiniz. Mesela savaş için artık besili at beslemek yerine Belkıs’ın tahtını getirecek teknolojiyi üretebilirsiniz ya da hikayenizi baştan yazabilirsiniz.

Kazanan insan figürü fıtrat haline gelmediğindendir ki organize olamayan altyapı içerisinde bakkala giden bir çocuk inisiyatif alamadan gerisin geri dönerek basit hatalar zincirinden kopamamaktadır.

Kardeş diyerek bağrınıza bastığınız kişiler sizin toprağınızdan olmayabilir. Bunu anlamanın yolu ne onunla yolculuk etmek ne yemek yemek ne de iş yapmaktır. Eğer iyi biri olduğunuzu düşünüyorsanız fıtratınızı paylaşın. Paylaştıkça, şaşırmadıkça ve şaşkınlıklar silsilelerine alışmadıkça da çadır kurulan her alanı mevzi addetmezsiniz. Zira gömüleceğiniz yeri yaratıldığınız toprak belirlerken yaşayacağınız yeri de fıtratınız belirler. Kopamadığınız bütün zincirlerden kurtulmak için fıtratınızı hemşerilerinize göre ayarlayın.

Bir fıtrat devrimi ile toprağınızı yeşertmek için: “Ne hemşerisi, kardeşim!”

Alper A. İLERİGEL 25.12.2019 (Proje 99)