Değişmiyor Bağzı Şeyler

Nuri N. Dokuzoğlu

Dünya değişti, şartlar değişti, teknoloji önüne geçilemez bir hal aldı ama hala bizdeki değişmesi gerekenler bir türlü değişmedi. Belki de değişilmek, değiştirilmek istenmedi.

Allah’tan teknoloji var da, yine Allah’tan etrafımızda bunlardan haberdar olanlar var da bağzı şeylerden biz de haberdar olabiliyoruz. Neyse işimize bakalım. Demiştik ya değişmiyor bazı şeyler diye. Değişimden kastımız, bize anlatılanlar, anlatmak zorunda bırakılanlar ve bununla alakalı kitaplar ve dahi kitabi bilgiler idi.

Sadaka-i Cariye’den bahsetmek istiyorum. Malumdur ki kodlar hayatımıza yön veren ciddi etkenlerdir. Onlar değişmedikçe bir çok konuda olduğu gibi sadaka-i cariye tanımı da değişmiyor. Bu güzel amel, kendimi bildim bileli hep aynı tarifle anlatılır. Biliyorum ki benden önce belki benim yaşımdan fazla süredir aynı tanım anlatılıyor. “Tanımlar değişir mi yahu?” diyebilirsiniz. Ana mantık değişmez belki ama konu din ise ve o tanım yeni şartlarda değişime gebe ise pekala o kavram değişir.

Sadaka-i cariye, kitaplarımızda halen cami, yol, köprü, okul vs yaptırmak diye tanımlanır. Yahu arkadaş! Biz bu denli yeniliklere ve gelişmelere rağmen cami, yol köprüden başka bir şey bilmiyor muyuz? Bu sadakanın tarifi, ille dini anlamda olup aynı zamanda gündelik hayatın temel ihtiyaçlarını geçmemeli mi? İnsanlığın hizmetine yapılan teknik,teknolojik gelişmeler bize hiçbir şey anlatmıyor mu? Bütün bu saydıklarımıza robotik merkezler,kodlama alanları, çeşitli enstitüler de eklenemez mi? Bunlar da kamu yararı gözetmiyor mu?

Basit bir durum gibi gözükebilir şikayetimiz. Benzer durum farz-ı kifaye konusunda da karşımıza çıkıyor. Ona da merhum Akif’in hatıralarından ulaşmanızı tavsiye ederim. Ama emin olun ilerisi gözüme çok karanlık görünmekte (yeise düşmemek çok önemli olmasına rağmen). Öyle ki, robotlar hayatın içinde iyice yer edip artık normalleşmeye başlayınca, iş kolları ve alanları çok çok farklı bir hal alınca, acaba ulema ne yapacak? Kime sabır tavsiye edip, kime az ile kanaat etmeyi öğretecek?

Din hassastır, hassasiyet göstermeyi tavsiye eder. Yeniliğe bu kadar kapalı bir sözde din anlayışı ile hakikate atılacak adımlar yetersiz kalacaktır. Haliyle bir yerden sonra (sözde) hakikat yolunda yürümek de anlamsız olur. “Yol terbiye eder.” Ama bu yol hakikate götürmeyecek. Hiç yolda olmayan ise nasıl terbiye olsun?

Nuri N. Dokuzoğlu 08.04.2018 (Proje 99)