Nuri N. Dokuzoğlu

Nuri N. Dokuzoğlu


Bu Neyin İntikamı?

30 Kasım 2023 - 08:08

Bir gayrimenkul uzmanı, Avustralya'da yaşayan bir Türk vatandaşı ile arasında geçen diyaloğu aktarıyor. Olayı özetlemek istiyorum.

Bir vatandaş, piyasada tanınan bir gayrimenkul uzmanı ile görüşmek için referans buluyor ve o uzmanla görüşüyor. Hoşbeş derken sıra iş konuşmaya geliyor. Adam, bir dönem, müteahhide kat karşılığı vererek sahip olduğu 15 dairelik binanın arsası üzerinden konuya giriyor. 

Normalde Avustralya’da yaşayan bu adam, geçen yıl (2022) Türkiye’ye gelip burada 3 ay kalarak, dairelerinde oturan tüm kiracılarla var gücüyle uğraşıp onları peyderpey evlerden tahliye ettiriyor. Sonra da evleri güncel kira bedelinden başkalarına kiralıyor. Gurbetçi, her daire için ortalama 30.000 TL’den aylık 450.000 TL kira geliri elde ettiğini aktarıyor. Bu gelirden biriken paralarla da toprak yatırımı yapmak istediğini gayrimenkul uzmanına belirterek ona beklentilerini iletiyor.

Gayrimenkul uzmanı, adama Avustralya’da ne iş yaptığını soruyor. O da, orada hiçbir şey yapmadığını, bir nevi emekli olduğunu söylüyor. Sonra gıcık verircesine; “Her gün uyandığımda cebimde 15.000 TL oluyor. Sabah kahvaltımı keyifle yapıyorum. Yaşadığım ülkede iki günde bir masaj yaptırıyorum, arada bir canım sıkılıyor, kiracılarıma, devletin belirlediği oranları bilmem, seneye kira oranını ben belirleyeceğim. İtirazınız varsa, binaya temizliğe gelen kadına, önceki kiracıları evden çıkarmak için neler yaptığımı sorun size anlatsın, diye mesajlar gönderiyorum. Böylelikle aba altından sopa gösteriyorum.” diyor. Gayrimenkul uzmanı, adama, kiracıları evden nasıl tahliye ettirdiğini soruyor ve ilkelliğin ne olduğunu canlı canlı görüyor. Adam, kiracıları evinden çıkarmak için Avustralya’dan Türkiye’ye geliyor. 3 ay boyunca otellerde kalıyor. Her sabah kiracıların evlerinin önüne gidiyor, onlara sözlü tacizde bulunuyor, onları, elektrik ve gaz sayaçlarını söktürmekle tehdit ediyor. Adamın bu cevabının ardından gayrimenkul uzmanı, kendini zor tutuyor ama sorularına da devam ediyor. Bu sefer de adama, binanın bulunduğu arsayı hangi yılda aldığını soruyor.  

Adamın söylediğine göre babası, nüfus mübadelesi döneminde İstanbul’a geliyor. Sonra babası, devlete ait bir araziyi çeviriyor ve oraya bir gecekondu dikiveriyor. Adam doğduktan 10 yıl sonra bu gecekonduyu kiraya verip Avustralya’ya gidiyorlar. Zaman geçtikçe, Türkiye’deki seçim dönemlerini de fırsat bilerek binaya kaçak kat çıkıyorlar. Sonra da bir “tahsis yasası” çıkıyor ve cüzi bir miktar parayı 60 ay vade ile devlete ödeyerek arazinin tapusunu alıyorlar. Daha sonra adamın babası ölüyor ve arsayı müteahhide kat karşılığı veriyorlar. Adam bu sayede bir blok apartmana sahip oluyor.  

Gayrimenkul uzmanı, daha fazla dayanamayarak söze giriyor. Adamı en hafif tabirle yerin dibine sokuyor. Sonunda da ona; “Buraya milletin donunu almaya mı geldin? Bu ülke size her şeyi bedavadan vermiş, utanmadan bunları keyifle anlatıyorsun! Kiracılarını nasıl ezdiğini, kahvaltı keyfinin üstüne, stres topu gibi gördüğün kiracılara nasıl davrandığını bana gülerek anlatıyorsun. Üstüne bir de yatırım yapmak istediğini söyleyip bana isteklerini sıralıyorsun. Benim gibi biriyle çalışmaya, benden hizmet almaya çapın da, cürmün de yetmez.” diyor. En sonunda adamı işyerinden kovuyor. 

***
Bu vatandaşın, bunları yapmasının ardındaki nedenleri bir süre düşündüm. Yaptıklarının aslında bir “intikam” olduğu düşüncesi bende ağır bastı. Ama bu neyin intikamıydı? Neticede o seviyeye gelene kadar yapılan şey bir “yağma” idi. Hem yağmalayıp hem neyin intikamını alıyordu? Çalışmadığı halde yaşadığı ülkede ortalama insanın üzerinde imkana sahip bir adam var ve bunu, doğup büyüdüğü topraklara borçlu. Sahip olduğu mülk ve yaptıkları ile güçsüzler üzerinden kime, ne mesaj veriyor? Bunu, sıradan bir köylünün mala mülke bakışındaki arıza ile açıklamak kolaya kaçmak gibi geliyor. Bu intikam halinin, adamın babasının yaşadığı olaylarla da bağlantısı olabilir. Neticede baba, ölmeden evvel gecekonduya kaçak kat çıkıp, seçim dönemlerini de fırsat bilerek yağmayı adım adım ilerletmişti. Nesilden nesile ne aktarıldığı önemli.

Adamın aslen nereli olduğuna dair bir bilgiye ulaşamadım. Fakat yaptıkları “buram buram” altkültür kokuyor. Uzmanın anlattığına göre, ona ettiği ağır laflardan sonra adamın yüzü kızarmış. Ben o durumun bir yüz kızarıklığından ziyade, referansla geldiği yerde böyle bir tepki ile karşılaştığı için bir çeşit cevap verememe hali olduğunu düşünüyorum. Adam sinirlenmiş ama korku ya da benzeri bir duygudan ötürü de cevap verememiş olabilir. Bir lafla yüzü kızaracak birinin, bu seviyede bir intikam hali ile onlarca insanla zalimce dalga geçebiliyor olmaması gerekirdi.
Nuri N. DOKUZOĞLU

Kaynak:
1-https://twitter.com/muratguItekin/status/1729609012981670349?

YORUMLAR

  • 0 Yorum