Nuri N. Dokuzoğlu

Nuri N. Dokuzoğlu


Başka Bir "Öjeni" Mümkün Görünüyor

13 Haziran 2023 - 21:23

BAŞKA BİR “ÖJENİ” MÜMKÜN GÖRÜNÜYOR
Öjeni, kabaca, Platon’un ortaya çıkardığı, Francis Galton’un formüle ettiği, etik açıdan birçok tartışmaya sebep olan bir kavram. Önce tanımlara bakalım. 

“Yunanca “iyi doğmuş” ya da “iyi tür” anlamına gelen “eugenes” kelimesinden türetilmiş olan öjeni (eugenics), genel olarak “insan soyunun ıslahı” ile ilgili görüşleri ifade etmektedir. Daha ayrıntılı bir tanımlama ise, öjeninin “seçici üreme ve istenmeyen bireylerin elimine edilmesi yoluyla bir ırkın ya da nüfusun kalıtsal niteliklerini değiştirmenin mümkün ve istenilir olduğunu iddia eden doktrin.”* olduğu yönünde. 

“Sağlıksız ceninleri ayırıp sağlıklı ceninler yetiştirmenin yollarını arayan, bilimselliği tartışmalı bir toplumsal akım veya toplumsal felsefedir. Öjenik, Galton’un iyi doğan anlamında eski Yunancadan ürettiği bir kelimedir. Tarihsel olarak öjenistler, aşağı olduğuna karar verilen insanları ve grupları dışlayarak veya üstün olduğuna karar verilenlerin üremesini teşvik ederek insan gen havuzlarını değiştirmeye çalışmışlardır.”**

Tanımlarda karşımıza “insan soyunun ıslahı”, “aşağı olduğuna karar verilen insan gruplarının üremesinin önüne geçilmesi”, “nasıl sağlıklı hayvanlar birbirleriyle çiftleştirilerek iyi hayvan cinsleri oluşturuluyorsa, bir insan ırkı da ıslah edilebilir” gibi unsurlar çıkıyor. Genetik açıdan gerçekten etikliği tartışmalı bir konu. Uzmanlık gerektiren konu olduğu için olayın genetik boyutuna girmeyip buradan bir pratik alan kurgulamayı hedefliyorum. 

Önce, bir fikir olarak ortaya çıkan kavram, daha sonra muhtelif devlet ve milletlerce laboratuvar aşamasına geçirilmiş. Öjeni, tarihte ABD’de ve bazı Avrupa ülkelerinde, bir taraftan üzerindeki tartışmalar devam ederken bir taraftan da farklı usullerle uygulanmış. 

İnsan onuruna zarar verecek her türlü uygulamaya karşı olmakla birlikte şu soruları da sormak lazım. İnsanlar neden başka insanları ıslah etme düşüncesine giriyor? Ahlaki açıdan birçok tartışmaya sebep olacak ve kötü niyetli güç sahiplerinin gücüne güç katma ihtimali olan bu eylemlere neden başvuruluyor ya da başvurmak isteniyor? Bu sorular da yerine göre tartışılabilir.

Farabi, Medinetü’l Fazıla’sında “erdemli toplumun” yöneticisinin özelliklerinden bahseder. Bu, her ne kadar bir “ütopya” olsa da genel başlıklar altında bahsedilen özellikleri sıralayabiliriz. “Sağlam bir bedeni, sözü anlama kudreti olan, güçlü bir hafızası, en küçük kanıtı değerlendirecek bir zekâsı olan, düşündüklerini açıklayabilecek kıvraklıkta bir dile sahip, öğretmeyi ve öğrenmeyi seven, yemeye, içmeye ve kadınlara düşkün olmayan, doğruluğu ve doğruları seven, yalandan nefret eden, paranın değil yüceliğin peşinde koşan, adaleti seven ve zulümden nefret eden, adalet isteyenlere karşı ılımlı, kötülere karşı sert mizaçlı olan, doğruları korkmadan cesaretle hayata geçirebilecek azim ve irade sahibi olan bir bilge.”.***

Günümüz Türkiye’sinde yöneticileri seçen halktır. Halk kimdir? Bir ülkenin vasat ya da vasat altı topluluğu. Mevcut sosyolojiye göre de genellikle halkın seçeceği kişi ya da kişiler, vasat ya da vasatın altı olacağından, Farabi’nin bahsettiği kaliteye yakın bir idareciyi de halk kolay kolay seçmeyecektir. Koca bir idareyi vasatın altına emanet etmek de bir altkültür eylemi olduğundan, aklı başında bir insanın bunu kabullenmesi mümkün değildir. O nedenle farklı bir usulle, gayet insani olan, “etik bir öjeni uygulamak”, evrensel ölçülerde “ıslah çalışması” yapmak neden mümkün olmasın? 

Köy Enstitüleri'ne belki basit anlamda etik bir “öjeniydi” diyebiliriz. Dönemin zorlu şartlarında, ortalamanın içinden koparılabilen çocuklar, vasatın üstünde bambaşka bir dünya kurabilecek donanıma sahip olacaklardı. Fakat halk bunu anlayamadı ve bu, onların bünyesine ters geldi. Sonunda enstitüler kapandı, tarihe karıştı…

Vasat altı ile olması gerekene ulaşılamayacağına göre, gerçek bir dönüşümle en azından belirli bir grubu vasat üstü yapmanın yoluna bakılabilir. Bunun, vasat altından tam bir tecrit ile yine aslında onların faydasına olacak şekilde olması mümkün. Ahlaklı ortalama bir insan, yeni kültür anlayışıyla, eskiyi bir kenara bırakıp, önceden dinlediği müzikten, yatağındaki uyuma şekline varıncaya kadar birçok şeyi değiştirirse yeni bir insan olma hedefine ulaşabilir. Bu, basit gibi görünen önemli bir adımdır. Aynı zamanda bunu, sürekli birbirini denetleyen “sık dokulu bir ağ” içerisinde bir arkadaş çevresi ile yapmalı ki her an farkındalık sağlanabilsin. Ayrıca çok okuma ve yazma ile bunu etrafa yayabilir. Hedefe ulaşma zamanına ve bunu yapanların sayısına takılmadan günbegün doğru adımlar atılabilir. Böyle bir uygulama ve tam tecrit hali ile yeter sayıda bir grup, vasatın çok üstüne çıkacağından, etik ve evrensel bir “öjeni” sağlanmış olacaktır. 

İstenmeyen vasat altı, insan hakları elinden alınmadan hayatını yaşamaya devam ederken, hak etmediği şekilde, toplumda gereğinden fazla söz sahibi olma durumunu da bir kenara bırakmak zorunda kalacak, böylelikle “aydın” sıfatı ile toplumu ayvaz insanlar yönlendirebilecektir. 

2023 yılı itibariyle “gençlerin hayatından memnun olma oranı” %50’nin altına düştü. Hayatından memnun olan gençlerin oranı da son 5 yılda %25 daha azaldı. Yakın zamanda “gençlerin hayatından memnun olma” oranının yükselme ihtimali mevcut gidişatla çok düşük olduğundan, bu dönüşüm için mücadele vermek mühim görünüyor.****
Nuri N. DOKUZOĞLU

Kaynaklar:
*https://www.sdplatform.com/Yazilar/Kose-Yazilari/345/Dogum-oncesi-tanilar-modern-ojeniye-kapi-mi-araliyor.aspx
**https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96jenik
***http://utopya.weebly.com/farabinin-erdemli-toplumu.html
****https://habitatdernegi.org/blog/turkiyede-genclerin-iyi-olma-hali-arastirmasi-raporu-4-aciklandi/

YORUMLAR

  • 0 Yorum