Behzat Malumaka

Behzat Malumaka


Türkü Kısa, Yol Uzun

15 Eylül 2023 - 08:08

Aslen Karslı doğma büyüme Hollandalı Gökhan Saki'nin bir röportajında ailesinin onun dövüş sporlarıyla ilgilenmesine nasıl baktığı sorulması üzerine "Anneme maçım olduğunu maçtan sonra söylüyorum. Maç günü, 'Anne maçım yarın.' diyorum. Bir kere 2008'de sırtıma darbe yemiştim, annem bayılmıştı." diyor. Oğluna taktiksel tavsiye olarak "Tekme tokat dalacaksın." diyen babasından dövüşmesi konusunda tam destek gören Saki'nin annesiyle alakalı aldığı bu tedbir çok enteresan. Anne koruyucu kollayıcı anaç tarafıyla oğlunun dövüşmesini bir meslek ya da sanat dalı, hasar almasını da bunun doğal bir sonucu olarak göremiyor. Bu arada, çok uzak, alakasız görünen şeyler arasındaki bağları keşfetmeye çalışmak harika bir hobi. Yerine göre bir hobi yerine göre ise Vespa'nın namlusu. Öyle ya da böyle Saki'nin sırtında annesini aramamak lazım. Anne babanın çocuğun üzerindeki bu müthiş etkisi nasıl kullanılırsa kullanılsın orada muhakkak bir şeyler değişiyor. UFC'de de dövüşen çok sağlam bir çeneye sahip olan Gökhan Saki'nin aldığı hasar karşısında bu kadar endişelenmediği gün gibi aşikar.

Botlarla savaşmak, makineye karşı oynamak insanlarla mücadele etmekten çok farklı. Bir ruha, duygusal anlamda iniş ve çıkışlara sahip insan psikolojisi dışarıdan gelecek saldırılara açıkken makine öğrenmeleri için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Saki'nin annesini bayıltan vuruşa geri dönecek olursak ona şunu sormak isterdim, “Sen annenin bayılmasından ne kadar etkilendin?”.

UFC'nin en iyi çaylak dövüşçüleri seçtiği Contender serisinde nakavtla aldığı gurur verici galibiyet sonrası UFC ile bu Ağustos ayında kontrat imzalayan Karışık Dövüş Sanatları (MMA) dövüşçüsü Türk sporcu İbo Aslan'ın basın toplantısında meşhur "Your son is made it, mama" repliğini söylemesi ile kafamda birkaç ucuz havai fişek patladı. İbo Aslan bunu çok da inanarak söylemedi belki ama ben yine de "Aman Allah'ım, yine o sıcak iklim anneciliği oyuna girdi." diye düşündüm. Sonuca varmakta acele etmeden notumu aldım ve amiyane tabirle kulağımın üstüne yattım.

Ertesi gün bu meseleyi bir arkadaşıma anlatınca o da rahmetli annesinin sevdiği türkü radyoda çalmaya başlayınca bisikletle annesinin mezarına türküyü yetiştirmeye çalışan Deli Emin'e işaret etti. Kafamda ilkinden daha pahalı ikinci havai fişek patladı. Güney Amerikalıların, çoğu Afrikalının, çoğu Türk evladının, Tony Montana'nın, Deli Emin'in zihin ayarındaki anneyi anlamaya çalışmak için bu işin özündeki şeye ulaşmak gerekiyor galiba. Yine rap camiasındaki anneyi havuzlu bir eve taşıma gayreti, annenin gözyaşlarının kutsallığı falan derken bir şeyden emin oldum, tüm vakalarda tekrar eden şey bazı bölgelerde annenin çocuğu üzerindeki iyi ya da kötü, eşsiz etkisinin varlığı. İçinden çıkamadığı bulunduğu o ortamda bir türlü ciddiye alınmayanlar, ailesinde, okulunda, işinde, mahallesinde, şehrinde bir türlü rüştünü ispatlayamayanlar ya da o ispatın bölge insanınca fark edilememesi; sıcak iklimin, gevşek kültürün hakim olduğu gelişim açısından zayıf kalmış ortamlarda yerel şanı için gayret eden adamlar türetiyor. Belki daha büyük başarılar elde etse de o adamın, favelasında komşuları önünde elindeki kupayla yürüyüşü, onun için her şeyden daha ulviymiş gibi görünüyor. Bu da o şahsın vizyonunun evrensel hale gelmesine ket vuruyor. Taşrada geçerli kurallar şehirde yüksek faydaya ulaştıramadığından kariyer erken emeklilikle sonuçlanıyor. Bu sonuç taşra için tabii ki en göz kamaştıran sonuçtur. Bunun yanı sıra herhangi bir dalda "tüm zamanların en iyisi" olarak anılan, bu konuda ezici bir çoğunluğun takdirini almış kişilerden daha profesyonel bir hava soluyoruz. Çevresinden, yaşadığı olumsuz koşullardan daha az etkilenerek yerel çıtayı en azından zihninde aşmış bu kişilerde bu tarz bir anne vurgusu görmek imkansız. Carl Gustav Jung'un "Ailenin en büyük trajedisi, ebeveynlerin yaşanmamış hayatlarıdır.” sözünden pekala şunu da anlayabiliriz: Ailenin ihtiyaçlarından sorumlu olan, kabuğunu kıramamış taşralı ve yoksulluğa gebe kalarak hayat sürmüş ebeveynler daha iyi bir hayatı arzularken, yaşayamadığı hayatı inşa edebilecek çocuklar yetiştirebileceklerini zannetmekteler. Belki boynuz kulağı geçer ama aynı kafada ne kadar uzayabilir? Vizontele'den Deli Emin'in de dediği gibi "Ya türkü çok kısadır ya da mezarı çok uzağa yapmışlar.".
Behzat MALÛMAKA

YORUMLAR

  • 0 Yorum