KKTC: "AB, Kıbrıs sorununda tarafsız kalamaz"
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Hristodulidis'in "Kıbrıs sorununda Avrupa Birliği (AB) daha aktif rol alsın" önerisi hakkında "AB tarafsız bir aktör olamaz." dedi.
23 Eylül 2023 - 09:11
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rus devlet ajansı TASS'a verdiği mülakatta, Kıbrıs sorunu hakkında görüşlerini paylaştı. Avrupa Birliği'nin (AB) Kıbrıs sorununda tarafsız kalamayacağını belirten Ersin Tatar, "Biz müzakerelerin yeniden başlamasından bahsetmiyoruz. Her iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı yeni ve resmi bir müzakere sürecinden bahsediyoruz." dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Rum tarafının AB üyeliğine kabul edilmesinin AB'nin kuruluş ilkeleriyle çeliştiğini söyleyerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis'in Kıbrıs sorununa AB'nin daha aktif katılımını öngören önerisini şöyle değerlendirdi:
"2004 yılında AB, kendi üyelik kriterlerini ve uluslararası hukuku ihlal ederek, Kıbrıs Rum tarafını, doğası gereği eşit olan Kıbrıs Türk tarafının rızası olmaksızın, tüm ada adına hukuksuz bir şekilde üye olarak kabul etmiştir. Kıbrıs Rum tarafının üyeliği adaya ilişkin tüm uluslararası anlaşmalara aykırıdır. AB'nin Kıbrıs Rum tarafını hukuksuz ve tek taraflı olarak üyeliğe kabul etmesi, AB'nin kuruluş ilkeleriyle de çatışmaktadır. Bu şekilde AB sadece taraf olmakla kalmamış, aynı zamanda sorunun bir parçası haline gelmiştir. Dolayısıyla AB, Kıbrıs sorununda dürüst bir aracı ya da tarafsız bir aktör olamaz. Nihai çözüm süreci Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin himayesi altında yürütülmelidir."
"Kıbrıs hem bizim hem de anavatanımız Türkiye için milli bir meseledir." diyen Tatar, AB'nin Türkiye'ye Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirmesi için sunabileceği iddia edilen teşviklerle ilgili olarak "Kıbrıs meselesi asla bir pazarlığın parçası olmayacak ve doğal haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye ile mükemmel bir diyalog ve koordinasyonumuz var ve bu tür bir yaklaşım hiçbir sonuç vermeyecektir." yorumunda bulundu.
Tatar, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin görüşünü ise şöyle açıkladı:
"Biz müzakerelerin yeniden başlamasından bahsetmiyoruz. Her iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı yeni ve resmi bir müzakere sürecinden bahsediyoruz. Biz yeni bir şey istemiyoruz. Kıbrıs Rum tarafı tarafından gasp edilen doğal haklarımızın yeniden teyit edilmesini istiyoruz.
Kıbrıs Rum liderliği, uluslararası hukuku ihlal ederek, Ada'yı bir bütün olarak temsil etme kapasitesine sahipmiş gibi davranmaya devam etmektedir. Bu yanılsama Kıbrıs sorununun yaratıcısı ve varlığının koruyucusudur. Bu nedenle, Nisan 2021'de Cenevre'de BM Genel Sekreteri himayesinde düzenlenen gayrı resmi toplantıda sunduğum öneri, adada adil ve sürdürülebilir bir çözümün önünü açacak gerçekçi bir zemindir. Bu, iki eşit taraf arasındaki siyasi dengenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olacak ve Ada'mızdaki altmış yıllık anlaşmazlığın çözümü için gerekli koşulların hazırlanmasına katkıda bulunacaktır."
Pile-Yiğitler Yol Projesi'ne yönelik Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü müdahalesi ve bu gerginliğin iki toplum arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasına etki edip etmeyeceği sorulan Tatar, yol projesinin tamamen insani ve ihtiyaçlar çerçevesinde hayata geçirildiğini belirtti. Tatar, Pile-Yiğitler Yolu projesine ilişkin karşılıklı bir çözüm üzerinde çalıştıklarını ve yakın zamanda bu sorunun çözüleceğine inandığını söyleyerek şunları kaydetti:
"Her şeyden önce Kıbrıs adasında iki farklı kimlik, halk ve devlet olduğu unutulmamalıdır. Pile'de yaşayan Türk nüfusun sağlık, okul, ticaret ve diğer temel hizmetler gibi çeşitli insani ihtiyaçlarının karşılanması açısından 1974 öncesinden günümüze kadar varlığını sürdüren Pile-Yiğitler Yolu'nun iyileştirilmesi projesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca KKTC'deki diğer bölgelere ulaşımı önemli ölçüde kolaylaştırarak ekonomik kalkınmaya da katkı sağlayacaktır. Ara bölgede hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların yaşadığı tek karma köy olan Pile'deki Kıbrıslı Türkler, KKTC'nin geri kalanına erişmek için köy içinde bulunan İngiliz askeri üslerindeki gümrük kontrollerinden geçmektedir. Öte yandan, Pile'de ikamet eden Kıbrıslı Rumlar herhangi bir sınır veya gümrük kontrolü olmaksızın Güney Kıbrıs'a serbestçe gidip gelebilmektedir. Ayrıca BM, Kıbrıs Rum tarafınca inşa edilen iki ana yolun ara bölgeden geçmesine izin vermiştir. Dolayısıyla Pile-Yiğitler Yolu projesi tamamen insani nedenler ve ihtiyaçlar temelinde geliştirilmiştir. Sosyo-ekonomik baskılarla karşı karşıya olan ve nüfusu her geçen gün azalan Pile'de yaşayan Türk vatandaşları için bir can simidi görevi görmektedir. Ancak bu gerçeklere rağmen yol projesi BM Barış Gücü askerleri tarafından engellenmiştir. Sonuç olarak, karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm üzerinde çalışıyoruz ve yakın zamanda bu sorunu çözeceğimizi umuyorum."
KKTC'nin uluslararası alanda tanınmasına ilişkin öngörüleri sorulan Tatar, "Kimse bizden oturup bir 50 yıl daha Kıbrıslı Rumların bir anlaşmaya varmasını beklememizi bekleyemez. Halkım hala bu çağa ait olmayan insanlık dışı izolasyon ve ambargolar altındadır." ifadelerini kullandı. Tatar, "Ne yazık ki bu politika Kıbrıs Rum liderliği tarafından inatla sürdürülmekte ve Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere uluslararası toplum tarafından da desteklenmektedir. Bu adaletsizliğe bir son verilmelidir. Her zaman diplomasi ve diyaloğa inandım ancak bu, halkımı statüsüz ve doğal haklarından mahrum bir şekilde yaşamaya devam etmeye terk edeceğim anlamına gelmiyor." dedi.
Kaynak: T24
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Rum tarafının AB üyeliğine kabul edilmesinin AB'nin kuruluş ilkeleriyle çeliştiğini söyleyerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis'in Kıbrıs sorununa AB'nin daha aktif katılımını öngören önerisini şöyle değerlendirdi:
"2004 yılında AB, kendi üyelik kriterlerini ve uluslararası hukuku ihlal ederek, Kıbrıs Rum tarafını, doğası gereği eşit olan Kıbrıs Türk tarafının rızası olmaksızın, tüm ada adına hukuksuz bir şekilde üye olarak kabul etmiştir. Kıbrıs Rum tarafının üyeliği adaya ilişkin tüm uluslararası anlaşmalara aykırıdır. AB'nin Kıbrıs Rum tarafını hukuksuz ve tek taraflı olarak üyeliğe kabul etmesi, AB'nin kuruluş ilkeleriyle de çatışmaktadır. Bu şekilde AB sadece taraf olmakla kalmamış, aynı zamanda sorunun bir parçası haline gelmiştir. Dolayısıyla AB, Kıbrıs sorununda dürüst bir aracı ya da tarafsız bir aktör olamaz. Nihai çözüm süreci Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin himayesi altında yürütülmelidir."
"Kıbrıs hem bizim hem de anavatanımız Türkiye için milli bir meseledir." diyen Tatar, AB'nin Türkiye'ye Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirmesi için sunabileceği iddia edilen teşviklerle ilgili olarak "Kıbrıs meselesi asla bir pazarlığın parçası olmayacak ve doğal haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye ile mükemmel bir diyalog ve koordinasyonumuz var ve bu tür bir yaklaşım hiçbir sonuç vermeyecektir." yorumunda bulundu.
Tatar, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin görüşünü ise şöyle açıkladı:
"Biz müzakerelerin yeniden başlamasından bahsetmiyoruz. Her iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı yeni ve resmi bir müzakere sürecinden bahsediyoruz. Biz yeni bir şey istemiyoruz. Kıbrıs Rum tarafı tarafından gasp edilen doğal haklarımızın yeniden teyit edilmesini istiyoruz.
Kıbrıs Rum liderliği, uluslararası hukuku ihlal ederek, Ada'yı bir bütün olarak temsil etme kapasitesine sahipmiş gibi davranmaya devam etmektedir. Bu yanılsama Kıbrıs sorununun yaratıcısı ve varlığının koruyucusudur. Bu nedenle, Nisan 2021'de Cenevre'de BM Genel Sekreteri himayesinde düzenlenen gayrı resmi toplantıda sunduğum öneri, adada adil ve sürdürülebilir bir çözümün önünü açacak gerçekçi bir zemindir. Bu, iki eşit taraf arasındaki siyasi dengenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olacak ve Ada'mızdaki altmış yıllık anlaşmazlığın çözümü için gerekli koşulların hazırlanmasına katkıda bulunacaktır."
Pile-Yiğitler Yol Projesi'ne yönelik Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü müdahalesi ve bu gerginliğin iki toplum arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasına etki edip etmeyeceği sorulan Tatar, yol projesinin tamamen insani ve ihtiyaçlar çerçevesinde hayata geçirildiğini belirtti. Tatar, Pile-Yiğitler Yolu projesine ilişkin karşılıklı bir çözüm üzerinde çalıştıklarını ve yakın zamanda bu sorunun çözüleceğine inandığını söyleyerek şunları kaydetti:
"Her şeyden önce Kıbrıs adasında iki farklı kimlik, halk ve devlet olduğu unutulmamalıdır. Pile'de yaşayan Türk nüfusun sağlık, okul, ticaret ve diğer temel hizmetler gibi çeşitli insani ihtiyaçlarının karşılanması açısından 1974 öncesinden günümüze kadar varlığını sürdüren Pile-Yiğitler Yolu'nun iyileştirilmesi projesi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca KKTC'deki diğer bölgelere ulaşımı önemli ölçüde kolaylaştırarak ekonomik kalkınmaya da katkı sağlayacaktır. Ara bölgede hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların yaşadığı tek karma köy olan Pile'deki Kıbrıslı Türkler, KKTC'nin geri kalanına erişmek için köy içinde bulunan İngiliz askeri üslerindeki gümrük kontrollerinden geçmektedir. Öte yandan, Pile'de ikamet eden Kıbrıslı Rumlar herhangi bir sınır veya gümrük kontrolü olmaksızın Güney Kıbrıs'a serbestçe gidip gelebilmektedir. Ayrıca BM, Kıbrıs Rum tarafınca inşa edilen iki ana yolun ara bölgeden geçmesine izin vermiştir. Dolayısıyla Pile-Yiğitler Yolu projesi tamamen insani nedenler ve ihtiyaçlar temelinde geliştirilmiştir. Sosyo-ekonomik baskılarla karşı karşıya olan ve nüfusu her geçen gün azalan Pile'de yaşayan Türk vatandaşları için bir can simidi görevi görmektedir. Ancak bu gerçeklere rağmen yol projesi BM Barış Gücü askerleri tarafından engellenmiştir. Sonuç olarak, karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm üzerinde çalışıyoruz ve yakın zamanda bu sorunu çözeceğimizi umuyorum."
KKTC'nin uluslararası alanda tanınmasına ilişkin öngörüleri sorulan Tatar, "Kimse bizden oturup bir 50 yıl daha Kıbrıslı Rumların bir anlaşmaya varmasını beklememizi bekleyemez. Halkım hala bu çağa ait olmayan insanlık dışı izolasyon ve ambargolar altındadır." ifadelerini kullandı. Tatar, "Ne yazık ki bu politika Kıbrıs Rum liderliği tarafından inatla sürdürülmekte ve Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere uluslararası toplum tarafından da desteklenmektedir. Bu adaletsizliğe bir son verilmelidir. Her zaman diplomasi ve diyaloğa inandım ancak bu, halkımı statüsüz ve doğal haklarından mahrum bir şekilde yaşamaya devam etmeye terk edeceğim anlamına gelmiyor." dedi.
Kaynak: T24
YORUMLAR