"Hakikat her zaman azınlıkla beraberdir. Çünkü fikirsiz insanlardan oluşan çoğunluğu bir arada tutan şey yanılgılardan ibaretken azınlıklar genelde fikir sahiplerinden oluşur." Kierkegaard
Dünya genelinde çoğunluğu oluşturan gruplar geçimlerini sağlamak, aile kurmak ve zahmetsiz bir şekilde mutlu olmak isterler. İdealist olmazlar. Dünyayı değiştirmek gibi bir dertleri yoktur. Küçük hayallerinin devlete bakan yönü olan geçim problemi çözüldüğü sürece muhafazakardırlar. Bunu sağlamaya çalışırken görmezden gelmeleri gereken bir ton mesele karşılarına çıkar. Burada "yalan"a müracaat ederler. Sırtlarını dayadıkları sistemin sözcülerinin laflarını sorgulamadan doğru kabul ederler. Her fırsatta da yalanı mutlak gerçek olarak gördüklerini göstermeye çalışırlar. Bu yalan hâle kendilerini ve diğerlerini inandırmaya çalışırken zamanla yalana gerçekten inanmaya başlarlar.
"Onların çoğu zanna uyar."*
Yemek, ısınma ihtiyacı karşılanan halk; adaleti, ahlakı, gelişimi, doğayı aslında ucu kendine dokunmadıkça hiçbir şeyi önemsemez hale gelir. Bu alçak frekansa girenler; aptallık, bayağılık, müptezellik, safsata "yayınlayan" şeylere itibar etmeye başlarlar. "Çoğunuz haktan hoşlanmayanlardansınız."**
Azınlık olanlar ise bir mücadele halindedirler. Çoğunluk tarafından yok sayılmaya ya da yok edilmeye çalışılırlar. Bu yüzden uyanık olmak zorundadırlar. Uçandan kaçandan haberleri olması lazımdır. Çoğunluğa katılmadıklarına göre arkaplanda onları motive eden bir fikir mutlaka vardır.
Gözümüzün önündekileri görmek için başta neye bakmamız gerektiğini ve bakacağımız şeyin neye benzediğini bilmemiz gerekir. Fikir sahibi olmak, neye bakacağımızı bilmeyi; her an tetikte ve dikkatli olmak ise bakacağımız şeyin neye benzediğini, neye benzemediğini bilmemizi sağlar. İşte azınlığın sahip olduğu bu özellikler doğal olarak hakikate kapı açıyor.
* (Yunus 36)
** (Zuhruf 78)
Mazhar F. GÜR 22.11.2019 (Proje 99)
YORUMLAR