Mazhar F. Gür

Mazhar F. Gür


Biyopsi

17 Kasım 2021 - 07:30

Biyopsi alma işlemi, bir dokunun küçük bir parçasının çıkarılıp incelenerek o dokudaki genel bozuklukların, hastalığın tahmin edilmesi tekniğidir. Hayattaki bazı küçük kesitler, genel durumu gösteren bir biyopsi görevi görüyor. Çocuk Hastalıkları Servisi'inde kanserden yatan 16-17 yaşlarında bir erkek hastaya port iğnesi denilen bir alet takıldı. Bu aletin iğnesi incedir ve kan alınırken duyulan ağrıdan daha fazlasını çektirmez. Fakat hasta daha işlemin hazırlık aşamalarında tir tir titremeye başladı. Hekimin "Hafif bir ağrı olacak o kadar. Bunu küçücük çocuklara yapıyoruz, onlar bile sakin duruyor, ağlamıyorlar." gibi telkinlerine rağmen genç kendini kasmaya devam ediyordu. Genç "Şırıngayı çekince kan gelmesi lazımmış işlemin doğru olması için, internette okumuştum." dedi, hekim tam da kan geliyor mu diye kontrol ederken. Şırıngaya kan gelmemişti. Hekim uzun uzun uğraştı, tekrar denedi ve yine başarısız oldu. Bu arada hasta zangır zangır titriyor, hissedeceği ağrı dışında bir şeye odaklanamıyordu. Ona refakat eden babası ise kollarını birbirine kenetlemiş öylece dikiliyor, en ufak bir teskin etme girişiminde bulunmuyor, ağzından tek bir laf çıkmıyordu. Hekim daha kıdemli olan hekime danıştı, işlemi o tamamladı.

Bu tablo, bana bunun genel halimizin bir projeksiyonu olduğunu düşündürdü. Ülkemizde çocukların baba ile iletişimi genelde berbattır, çocuk kendini yalnız hissederek en küçük sıkıntıları bile travmatik bir durum haline getirir. Ailesiyle iletişim kuramayan çocuk kendini sanal ortamda var etmeye çalışmaya başlar. Her şeyi doğru-yanlış ailesinden değil internetten öğrenir. Popüler oyunlarda elde ettiği başarılarla kendini tatmin eder, başarısızlığı ölüm kalım meselesi olarak görür ve intihar teşebbüsünde bulunacak kadar bile ileri gidebilir. Aldığı besinlerde ağır metaller de dahil birçok kanserojen madde vardır, kanser olur. Bu olmazsa ya da bunun üstüne belayı kendine çeken duygudurum problemi yüzünden başına sosyal, ailevi veya ekonomik bir felaket gelir. Bu kez gerçekten travmatik bir durumun içine düşmüş olur. Böylece hafif sıkıntıda bile sarsılmasına sebep olan kültür problemi, sonradan ortaya çıkan travmatik şey yüzünden, aslında dolaylı olarak küçük büyük tüm problemlerin asıl sebebi olmasına rağmen yok sayılır ve bir sonraki çocukta yine aynı hatalar dizisi tekrarlanır.

Babadan ayrı kalmak zaten başlı başına büyük bir problem. Fakat babadan ayrı kalmamış olanlar da kendi hayatlarına baktıklarında, büyük oranda babalarıyla ciddi iletişim problemlerinin yaşandığını ve bunun da ciddi problemler doğurduğunu göreceklerdir. Babanızla yaptığınız sohbet en çok kaç dakika sürdü? Babanızın sizi yüzde kaç anlayabildiğini düşünüyorsunuz? Bir yanlışını düzeltmeye çalıştığınızda sizi gerçekten dinliyor mu yoksa bildiğini mi okuyor? Baba başka dilde konuşuyor, evlat başka dilde konuşuyor.

Özellikle çocukluk döneminde baba-oğul, baba-kız ilişkisi çok önem arz ediyor. Baba sevgisi, ilgisi ve takdirini göremeyen erkek çocuklar kendilerini zayıf hissederek annelerine sığınıyorlar. Bu da anneye aşırı bağımlı, herhangi yeni bir şeye adım atmaktan korkan, silik bir karakter meydana getiriyor. Baba ilgisinden yoksun kalan kız çocuğunda ise otorite boşluğunda sağa sola savrulup annesini zor duruma düşürecek dengesiz bir ruh hali ve karakter yapısı gelişiyor. Annesinin söyledikleri ve öğretmeye çalıştıklarına muhalefet hali, isyancı bir kişilik gelişiyor. Hemcinsleriyle arkadaşlık kurmak yerine işe yaramaz erkekleri başına sarıyor ve/veya erkekleşiyor.

Aile içi iletişimsizliğin, sevgisizliğin sonucunda hem psikolojik olarak dengesizleşen hem de -çoğu zaman- zeka bakımından da geri kalan çocukta sorumluluk bilinci de gelişmez ve kendini var etmek için en kolayına gelen, hayatın soğuk yüzünden uzaklaşabileceği bir yerde başarı elde etmeye çalışır: Sanal alem. Oyun bağımlılığı gelişir, youtuberları sorgulamadan rol model alır. Kendine bir fantezi dünyası kurar ve hep orada kalmak ister. Gerçeklerle yüzleşmekten sürekli kaçar.

Anlattığım küçük anıda bir sürü gösterge vardı ve bu göstergeleri bildiklerimizle birleştirerek bir sonuca ulaştık ya da bir tezimizi kuvvetlendirdik. Çevremizde buna benzer bir sürü biyopsilik olgular kaynıyor. Arızalarımıza dair örüntüler sürekli kendini tekrarlıyor ve biz bunların doğal şeyler olduklarını düşünüp hiçbir ibret almadan hayatımıza devam ediyor veya sadece o anda direkt bizi rahatsız eden tali probleme tepki göstermekle yetiniyoruz. Belki de bunlar bize problemin nerede olduğunu gösteren uyarı mesajlarıdır. Şahit olduğumuz şeylere göstergeleri görme kastıyla baktığımızda hayat bize bilgi paketlerini sunmaya başlıyor. Buranın bir eğitim yeri olduğunu o zaman daha iyi anlıyorsunuz.

Mazhar F. GÜR 09.04.2020 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum