Bir nesneyi adlandırma biçimimiz, ona yüklediğimiz anlamın belirleyicisi, aynı zamanda da göstergesidir. Herhangi bir etkiyle ona verdiğimiz isim, eninde sonunda onun hakkındaki kanaatimiz için belirleyici olur. Başta ona yüklediğimiz anlamla, dış etkilerin etkisiyle onun için kullandığımız isim arasında uyumsuzluk olsa bile, bu ismi kullana kullana artık bu uyumsuzluk ortadan kalkar ve tam olarak ona yüklediğimiz anlamın bir göstergesi haline gelir.
Çalıştığım kırsal bölgenin halkı antibiyotiğe “iltihap kurutucu” diyor. Hastalarımdan birinden ilk defa bu ismi duyduğumda birden “Vay be!” dedim ve bir an için zihnimde, antibiyotikler sanki olduklarından tamamen başka şeylermiş hissi veren belli belirsiz şekiller meydana geldi. Öyle bir isim bulmuşlar ki antibiyotiklere saygım arttı ve “her derde deva” olacak bir şey gibi geldi. Çünkü o ana kadar kullandığım kelime “anti-biyotik”ti, yani bu isim, aşağı yukarı “canlıyı etkisiz hale getiren” gibi bir anlam veriyor. Tabii ki kelimenin yapısından ibaret değil mesele. Aldığım eğitim sürecinde ve meslek pratiğinde öğrendiklerimle bir anlam bütünlüğü oluşmuştu. Faydalarını da, hayat kurtarıcılığını da biliyordum, zararlarını da. Tipik olarak şikayetinden önce istediği ilacı söyleyenlerden olan bu hastanın rahatsızlığı, aslında antibiyotik almasını gerektirmiyordu. Ama yine de ona göre iltihap kurutucu alırsa, boğazındaki tüm mikroplar kuruyup gidecek, iyileşecekti ve bunu doğrulama ihtiyacı hissetmiyordu.
Bir avukata hukuki bir meseleyi sorduğunuzda neden ilk seferde anlayamayacağınız mesleki terimleri kullanarak cevap verir bilir misiniz? Çünkü mesleğiyle ilgili akıl yürütürken, kelimeleri, hukuk eğitimi ve pratiği sırasında zihninde oluşturduğu ağdan alır. Bu hukuki meseleyi öğrendikleri bilgilerle tartabilmek için onları aynı teraziye koyması gerekir. Aksi taktirde kendini subjektif yargıların tam ortasında bulur. Tabii meslekteki deneyimi arttıkça bu duruma bağışıklığı artar ve ilk seferde sade bir dil kullanmayı öğrenir ve kullandığı dil, hukuk nosyonunu unutmasına neden olmaz.
Bir konuda akıl yürütürken, o konu hakkında yorum yaparken ya da konuşurken kullandığımız kelimeler, kendileriyle beraber bize bir konsept sunarlar. Yani kelimeler müstakil olamazlar, mürekkeplerine o kelimeyi sık kullananların DNA’ları karışmıştır. Dolayısıyla kullandığımız kelimelerle gelen ek paketler, zihnimizin çalışma biçimini de değiştiriyor. Bu ek pakette gelen şeylerin hangi kritik durumda karar mekanizmamızı bozacağını de kestiremeyiz. İşte bu yüzden, masadayken, “sarı kola” yerine, -cins ismi olan portakallı gazlı içecek demek pratik değil biliyorum- o içeceği markasıyla ya da kısaca “Sarıdan ver.” diyerek istemek çok önemli olabilir.
Mazhar F. GÜR 09.05.2020 (Proje 99)
YORUMLAR