Mazhar F. Gür

Mazhar F. Gür


Optimum Hız

17 Kasım 2021 - 07:39

Bir gerçeğe ulaşmak için en iyi yöntemlerden biri de onu karikatürize etmektir. Böylece hayal gücünüzü kullanarak farklı ihtimalleri ve seçenekleri daha kolay kıyaslayabilirsiniz. Mesela 500 sayfalık bir kitabı, sayfasını 15 dakikada okuyacak şekilde çok yavaş okursak ve hiç sıkılmadan bunu yapmayı başardığımızı farz edersek, ortalama bir hızda okumaya göre o kitabı daha iyi anlamış olur muyuz? Bence bu sorunun cevabını vermeye gerek yok. Bunu hayal edebilirsiniz. Bir şeylerin yanlış olduğunu, bu işten çok verim alamayacağınızı hissedebilirsiniz.

Radyoloji uzmanları, tomografi görüntülerini yorumlarken, farenin tekerleğini çevirerek inceledikleri vücut bölgesinin farklı ince kesitlerini kontrol ederler. Tekerleği çevirdikçe dokunun (örneğin akciğerin) dibinden tepesine doğru ince kesitler halinde görüntüler ekrana yansır. Kenardan bakınca radyologların bu işlemi biraz hızlı yaptıklarını ve gözden kaçırabilecekleri şeyler olabileceğini düşünürdüm. Fakat biraz kendim karıştırınca belli bir optimum hızın altında tekerleği çevirdiğimde dikkatimin dağıldığını fark ettim. Beynimiz belli bir hızdaki hareketli görüntüleri durgun görüntülere göre daha hızlı algılıyor.

Bir işi gerektiğinden yavaş yaptığımızda otomatik olarak işlem süresini de uzatmış oluruz. İşlem süresini uzattığımız için de aslında hafızadan kaybetmeye başlıyoruz. Çünkü işlem uzadıkça araya birçok parazit bilgi, çağrışım karışıyor. Çünkü beyin, o iş için gereken işlemci hızının altında durmaya zorlanamaz ve hemen kendine yeni işler üretir. Hiçbir şey bulamazsa gider duygusal anıları canlandırır. Bu yüzden o işi çok yavaş yapmaktansa normal hızda yapıp tekrar sayısını artırmak çok daha kazançlı oluyor. Çünkü ne kadar yavaş yaparsak yapalım her zaman gözden kaçan noktalar olacaktır. Hatta optimum hızda daha fazla ayrıntı görmemiz mümkün olur. Çünkü gereğinden fazla yavaşlamak alakasız çağrışımları artırır ve dikkat seviyemizde azalmaya neden olur. Optimum hızla kazandığımız zaman zarfında o işi tekrarlamak, ilk seferde kaçırdığımız birçok ayrıntıyı rahatça görmemizi sağlayacaktır.

Gereğinden fazla yavaş davranmak aynı zamanda kendimize ve beynimize de hakaret etmektir. Beynimizi, kapasitesinin çok altında çalışmaya zorlamak, 400 beygirlik otomobille 50 km/sa hızı geçmeden uzun yolculuğu tamamlamak gibi bir şey olur. O işteki verim düşüklüğünün yanı sıra kaybettiğimiz zaman da cabası olur. Ayrıca o sürede yapacağımız farklı işler, okuduklarımız, dinlediklerimiz, yapacağımız işte yeni çağrışımlara kapı açacak ve tekrar baktığımızda o işe farklı bir gözle bakmanın avantajlarını kazandıracaktır.

Beyni normalden yavaş çalıştırmaya çalışmak fizyolojiye aykırı bir durum olduğuna göre bunun sebebi kültürel olabilir. Kültürel alışkanlıklar, ön kabuller, yanlış kişilerin rol-model alınması gibi sebeplerden dolayı fıtrata aykırı bir “afazi” durumu meydana gelebiliyor. Bu düşük ayarlı moda o kadar alışıyoruz ki normalin bu olduğunu zannetmeye başlıyoruz. Bu kez bu anormal moddan çıkmak için fazladan efor harcamamız, normali hayal etmemiz gerekiyor.

Yeterli bir süre boyunca daha önce yapmadığımız hızlı okuma, sabahları erken kalkma, spor yapma gibi şeyleri yapma konusunda ısrarcı olursak, bu olumlu değişiklikler bizde fıtrat haline gelir ve yeni bir hayat tarzı inşa etmiş oluruz. Nihayetinde her şey “gerçekten isteme”ye bağlı.

Mazhar F. GÜR 09.07.2020 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum