Mazhar F. Gür

Mazhar F. Gür


Saving Mr. Banks Filmine Bir Bakış

17 Kasım 2021 - 07:26

"Saving Mr. Banks" filmi, Walt Disney’in, yazar Pamela Lyndon Travers’ın "Marry Poppins" serisinin film haklarını satın alma sürecini anlatıyor. Gerçek bir hikayenin anlatıldığı filmde, yazarın söz konusu eserlerinin filmleştirilme süreci anlatılırken, bu süreç için oldukça belirleyici bir etken olarak yazarın geçmişi gösteriliyor. Böylelikle yazarın geçmişine dair de bir kanaat sahibi oluyoruz. Aslında film, ismini yazarın bu dramatik geçmişinden alıyor fakat biz filme başka odak noktalarından yaklaşacağız.

Pamela Lyndon Travers’ın 1934-1988 yılları arasında yayınlanan sekiz kitaplık Marry Poppins kitapları büyük beğeni toplamıştı. O yüzden oldukça popüler bir yazardı. Walt Disney de hem bu fırsatı değerlendirmek hem de kızına verdiği sözü tutmak için Mary Poppins'in filmini yapmak istiyordu.

Saving Mr. Banks filminde bir yandan Mary Poppins hikayelerinin filmleştirilme süreci ve yazarın geçmişi anlatılırken bir yandan da Walt Disney Pictures’ın kurumsal yapısı, sahibinin idealist, ileri görüşlü, kararlı yapısı, ekiptekilerin uzlaşmacı yaklaşımları ve uyumlu olma çabaları yansıtılarak Amerikalıların iş yapma tarzı ve ideal Amerikan tiplemesi veriliyor.

Hollywood filmlerinde, Amerikalıların iş yapma tarzı ve ideal insan tiplemeleri yansıtılırken pek fazla kurgusal ögelere de ihtiyaç duymuyorlar. Yakın tarihlerinde Walt Disney gibi rol-model olmuş birçok isim var. Mesela Howard Hughes’un anlatıldığı Aviator filminde de durum böyle, kurgusal ögeler eklenmese de film biyografik unsurlarıyla birçok insana yeterince renkli gelecektir. Çünkü bu adamların hayatı “film gibi” denecek kadar dolu dolu geçmiş.

Yazarın ağırlandığı Beverly Hills Hotel, başta Hollywood starları olmak üzere ünlülerle özdeşleşmiş köklü bir otel. Yazarın bu klasikleşmiş otelde ağırlanması ve yazara, yazarı misafir ettikleri süre boyunca hizmet edecek sabit bir şoför ayarlanması, kurumsallık anlayışını yansıtan ayrıntılar.

Walt Disney, tamamen kendi zihnindeki Marry Poppins’in yansıtılmasını isteyen, hiçbir şeyi beğenmeyen aksi yazarın tüm huysuzluklarına, pervasız, çileden çıkarıcı tavırlarına rağmen ona sonuna kadar sabrediyor. Çünkü Mary Poppins hayranı olan kızına hikayeleri filmleştireceğine dair söz vermiş. Walt Disney’in yıllar önce verdiği sözünü tutmak adına tüm bunlara katlandığını, verdiği sözü tutmak için sınırları zorladığını görüyoruz. Yıllardır yazarın geçmişi hakkında araştırma yapması, hem kararlılığını hem de bunu oldukça kapsamlı bir şekilde yapacak gücünün olduğunu gösteriyor. Ülkede insanların tanrı gibi gördüğü bu adam, sözünü tutmak için İngiltere’ye, yazarın ayağına, onu ikna etmeye gidiyor.

Walt Disney, yazarı ikna etmenin onu geçmişiyle yüzleştirerek taviz vermez, sert, mesafeli görüntü veren yazar personasını* kırmaktan geçtiğini ve bunun bir günde olacak kolay bir iş olmadığını bildiği için Travers’i yavaş yavaş işliyor ve onu evine gidip geçmişiyle açık bir dille yüzleştirerek yaptığı son büyük hamleyle ikna etmeyi başarıyor.

Filmde, bir kurgunun vuruculuğunu belirleyen kuralların da oldukça başarılı bir şekilde uygulandığını görüyoruz. Örneğin Travers’in yerleştiği otel odasında, tabakta görür görmez armutları alıp pencereden dışarıya taşkın bir şekilde fırlatmasının nedenini başta anlamıyor ve bunu merak ediyoruz. Flashbacklerle bu nedenin filmin sonlarına doğru verilmesi filmin vuruculuğunu oldukça artırmış. Bir başka örnek de Travers’te görülen karakter dönüşümünün ustaca yansıtılması. Travers, artık o soğuk maskesini bir kenara atarak daha uyumlu bir karaktere bürünüyor.

Amerika'nın Walt Disney, Howard Hughes, daha yakın zamana ait örneklerden Elon Musk gibi farklı alanlarda çığır açıcı etki göstermiş marka isimlerin bu topraklardan da çıkması umuduyla…

"Amerikan gavurlarının “larger than life” diye bir tabiri var. Kelime kelime tercümeyle "hayattan daha geniş, büyük" diye alınabilir. Bir kişinin hayatının film, roman gibi; o kimsenin de film, roman kahramanı gibi olması halini ifade eden bir deyim. "Bir kişiden çok daha fazlası", "bir hayattan fazlası" da diyebiliriz. Kavramın ya bizim sözlüklerimizde karşılığı yoktur veya kavramın kendisinin hayatımızda bir karşılığı yoktur. Yoksa bizde böyle adamlar yok mudur? Yeterince yok mudur? Ayvaz, otağından ne zaman gelecektir?” -Ahmet Kubilay

*persona: Psikolojide, insanın farkında olmaksızın, toplumsal kabullere uyum sağlama güdüsüyle gerçek karakterini gizleyerek sosyal ortamda büründüğü maske.

Mazhar F. GÜR 28.02.2020 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum