Hayatın farklı mecralarında olagelen süreçler benzer şemalarla yürür. İnsanın gelişip büyümesi, yetişkinliğe adım atması ile bir eşyanın kullanıma hazır hale gelmesi süreci birbirine benziyor. Ya da mandalinanın dalından koparılıp piyasaya girmesi süreciyle bir kan hücresinin üretilip dolaşıma katılma süreci birbirine benziyor. Sadece fiziksel olarak bir “tamamlanma” süreci olmasına gerek yok; farklı manevi süreçlerde, manevi değişimlerin sağlanması için atılması gereken adımlarda da benzer şemalar olduğunu görüyoruz. Veya farklı kurgusal metinlerde ve bestelerde de şema benzerliğiyle karşılaşıyoruz.
Bir kurgusal metnin (öykü, roman, senaryo vs.) olay örgüsü genel olarak 3 aşamadan oluşur: "Giriş", "Gelişme" ve "Sonuç". "Giriş bölümü"nde baş karakter tanıtılır. Onu "o" yapan şeyler pratik bir şekilde okuyucuya verilir. Baş kahramanın mizacı tarif edilir. Karakterin bulunduğu ortamı oluşturan ana elemanlar ve onu duygusal olarak etkileyebilecek insanlar tanıtılır. Baş karakterin yaşadığı ev - otel - virane - sokak arası tasvir edilir. Ailesi, arkadaş çevresi, iş ortamı tanıtılır. Yani baş kahramanın benliği ve çevresi tasvir edilir. Kahramanın benliğinin ve çevresinin şekillendirmesiyle oluşan "hayatının normal akışı" resmedilir. Giriş bölümünün sonlarında, baş kahramanın huzurunu hafif kaçıracak ya da onu meraka düşürecek, kafasında soru işareti oluşmasına neden olacak bir olay olur. Baş kahraman bu olaya fazla ehemmiyet vermemekle birlikte kafasından da tamamen atamaz. Baş kahraman bu olayı genelde kendine saklama eğilimindedir. Bu kapalılık onu tuhaflaştırır ve etrafındakiler baş karakterin hareketlerinde tuhaflık olduğunu belli belirsiz fark etmeye başlarlar. Bu safhada, baş kahramanın hayatının akışında radikal bir değişiklik göze çarpmamakla birlikte aslında akış bozulmuştur. Zamanla bu olayın neden olduğu ahenksizlik artar ve fark edilir hale gelir. Ahenksizliğin fark edilir hale geldiği an "gelişme bölümü"ne geçilmiş olur. Kafadaki soru işaretler gittikçe çoğalır, nereye bağlanacağı belli olmayan farklı renklerde kablolar ele gelmeye başlar ve tansiyon yükselir. Bir anda aksilikler üst üste gelir ve baş kahramanı problemle yüzleşmeye iter. Baş kahraman problemi saptamaya çalışır. Gelişme süreci bu araştırmalarla başlar ve gelişme bölümünün ortalarına doğru problem baş kahraman tarafından tespit edilir. "Düşman" deşifre edilmiştir (tabi düşman kasıtlı olarak kendini ifşa etmiş de olabilir) ve baş kahraman artık harekete geçer. "Düşman" illa canlı bir organizma olacak diye bir şey de yoktur; mesela bir doğa olayı, hatta baş kahramanın benliği bile "düşman" rolünde olabilir. "Sonuç bölümü"nde ise artık mücadele sonuçlanacak, kim galip kim mağlup belli olacaktır. Sonucu tayin edecek nihai savaş sonuç bölümünde işlenir.
Bu açıdan “Yüzüklerin Efendisi” filmini inceleyelim. Film kompleks bir yapıya sahip olduğu için şema, kimi ya da kimleri baş kahraman kabul ettiğimize göre bizi farklı bir yere götürür. Biz Frodo’yu baş kahraman olarak kabul edelim. Filmin başında Frodo’nun yaşadığı yer olan Shire ve onu duygusal olarak en çok etkileyen iki kişi olan amcası Bilbo Baggins ve Gandalf tanıtılır. Shire'daki olağan hayat akışı tasvir edilir, Frodo’nun amcasıyla ve Gandalf’la kurduğu ilişki ve onlarla iletişim kurma biçimi gösterilir. Aynı zamanda hızla Frodo’nun karakter özellikleri, düşünme tarzı ve duygusal yapısı tanıtılır. Bozulmasını istemeyeceği “huzur” hali tasvir edilir: “Frodo’nun kalbi hala Shire için atıyor. Ağaçlar, kırlar, minik dereler…” –Bilbo Baggins
İnsanlar neşelidir, birlikte eğlenirler ve ortada varlıklarını veya mevcut düzeni tehdit eden hiçbir tehlike yoktur. Daha sonra Bilbo Baggins doğum gününde Shire’ı terk etmeye karar verir. Bilbo Baggins, ona emanet edilmiş olan belalı yüzüğü Gandalf’ın isteğiyle Frodo’ya bırakır. İşte bu olay giriş bölümünün son olaylarındandır. Bu olay, baş kahramanın olağan hayatındaki etkileri bariz olarak henüz kendini göstermiş olmasa da, onun rahatını bozma potansiyeli taşıyan, baş kahramanın kafasını meşgul edecek bir değişikliktir. Daha sonra Frodo’nun rahatını kaçıracak, şok etkisi uyandıran bir haber gelir: Nazgul yüzüğü almak için Shire’a doğru yola çıkmıştır. İşte bu olay da gelişme bölümünün ilk olayıdır. Filmdeki bir dizi mücadele gelişme bölümünü doldurur. Pelennor Çayırları Savaşı ve Frodo’nun Hüküm Dağı’ndaki mücadelesi, galibi-mağlubu belirleyecek olan nihai mücadelelerdir. Dolayısıyla sonuç bölümünü de bunlar başlatır ve filmin sonuna kadar sonuç bölümü devam eder.
İnsanın gelişim sürecine baktığımızda, kurgusal metinlerin çatısını oluşturan şemaların benzerlerini görebiliyoruz. Bebeklik çağında ve çocuklukta çevremizi, kendimizi tanımakla meşgulüzdür. Ergenlik döneminde de mizacımız şekillenmeye başlar. Yetişkinliğe adım atarken giriş bölümünü tamamlamış oluruz. Yetişkinlik dönemi de gelişme bölümünü oluşturur. Artık çevreyi ve kendini tanımlama evresi bitmiş, çevreyle ilişki kurma evresine geçilmiştir. Hayata karşı bir duruş sahibi olunur, buna göre etraftaki değişiklikler olumlu ya da tehdit verici olarak okunur. Problemlerle karşılaşılır, tanımlamaya ve uygun çözüm bulmaya çalışılır. Yaşlılık dönemi ise sonuç bölümüne karşılık gelir. Hayat savaşında galip mi mağlup mu olduğumuzun belli olduğu (en azından görünen ölçülerde) dönemdir.
Çikolatanın üretim safhalarını inceleyelim. Öncelikle kakao fabrikasını inceleyelim. Çikolata yapımına uygun kakao toplarını üretip paketleme görevini üstlenen kakao fabrikalarında üretim süreci şu şekilde işler: kakao bitkisi temin edilir. Kakao bitkisi, çekirdeklerini ortaya çıkacak şekilde işlenir ve dış kabuğundan sıyrılır. Fabrikadaki makinelerin bakımı yapılır, kontroller tamamlanır. Bu safha, bir kurgudaki giriş bölümüne tekabül ediyor. Her bir malzeme henüz radikal bir değişime uğramamıştır, hepsi olağan halindedir. Şekilleri, kıvamları, boyutları bellidir ve henüz hiçbir şeyle muamele edilmemişlerdir. Daha sonra gelişme bölümü kakao çekirdeklerinin kavrulmasıyla başlar. Kavrulan çekirdekler aynı zamanda büyük, kevgirli bir karıştırıcıda dairesel hareket yapacak şekilde karıştırılır. Böylece deliklerden kakao çekirdeklerinin dışını saran iç kabuk ayrıştırılmış olur. Kakao çekirdekleri art arda birkaç defa, iyice incelene kadar kıyılır. Kıyıla kıyıla en son krema kıvamına gelir. Buraya kadar ise gelişme bölümü tamamlanmış olur. Sonra bu harç küçük kalıplara alınır ve soğumaya bırakılır. Soğuduktan sonra kakao toplarımız çikolata üretimine hazır hale gelmiş olur ya da süreçte bir aksaklık olduysa çöpe gider. Bu kısım da tahmin ettiğiniz üzere sonuç bölümüne tekabül eder.
Çikolata fabrikasına gelelim. Giriş bölümünde kakao topları, kakao tozu, un ve kakao yağı karıştırılır ve uygun bir kıvama gelinceye kadar bu işlem devam eder. Gelişme bölümünde radikal değişiklikler başlamıştır. Harç büyük silindirlerden geçirilerek 0.03 mm’ye kadar inceltilir. Sonra harç bir gece boyunca büyük bir mikserde, 40 derecede karıştırılır. Yeteri kadar karıştırılıp kıvama gelen harç, topaklanmış kısımlar karışmasın diye bir kevgirli huniden geçirilerek kalıplara dökülür. Kalıplar, hava kabarcıkları kalmaması için titreşime maruz bırakılır. Bundan sonrası sonuç bölümünü oluşturur. Kalıplar buz dolabına alınır ve soğutulur. Belli bir süre soğutulan çikolataların artık kaderi belli olur; her şey iyi gittiyse çikolata paketlenmeye hazırdır.
Kurgusal metinlerde, stratejilerde, her türlü planlı işlerde takip edilmesi gereken belli şemalar vardır. Bu şemalara riayet edildiği oranda başarı gelir, dolayısıyla başarı asla tesadüfi değildir. Bu bağlantıları okuma yeteneğini geliştirmek hedefimiz olmalı, gerisi gelir.
Mazhar F. GÜR 03.10.2017 (Proje 99)
YORUMLAR