Mazhar F. Gür

Mazhar F. Gür


Tarihi Piston Aşağı Vakasının Nöropsikopatolojik Açıdan İncelenmesi

17 Kasım 2021 - 05:55

İnsan psikolojisini birçok farklı katmanda olan, birçok etmen etkiler. Bir çatışma yaşadığımızda verdiğimiz tepkinin oluşmasında, anlık dürtülerden başlayıp asırlık kodlara kadar uzayan geniş bir yelpazede etkili faktör var. Şoförün "Piston aşağı" deyip otobüsün kapısını açmaya davranması üzerine tüm yolcuların birbirinin üstüne çıkarak, can havliyle kendini dışarı atması davranışına sebep olan şeyleri ele alalım. Yolcunun bir saniye içinde kendini dışarı atma kararı almasında görsel ve işitsel uyarılar etkili oldu. Şoförün anlamını bilmediği bir teknik tabir içeren yarım cümlesi ve aniden kapıyı açmaya davranması yeterli oldu. Çünkü "bilinmeyen veya anlaması gayret isteyen şeyler tehlikelidir" gibi bir mantık yapısıyla hareket ettiren bir içgüdünün etkisindedir. Bu korkunun kaynağı beyindeki "amigdala" adındaki korku ve kaygı merkezidir. Dakikalar öncesinde ise yolcunun gördüğü trafik sıkışıklığı ve gürültü kirliliğinin tetiklediği stres bu tepkinin altyapısını oluşturdu. Ayrıca açlık, yorgunluk, ağrı çekme hali de amigdalanın uyarılma eşiğini düşürdü. Ramazan ayında böyle bir olayın yaşanması tesadüf değil. Birkaç saat öncesinde ise, güne işe yetişme telaşesiyle başlamasıyla tetiklenip salgılanan stres hormonları etkili oldu. Haftalar öncesinde ise stres dolu günlerin sonunda beyinde nöronlar arası bağlantıların yapısal değişikliğe uğraması etkili oldu. Bu değişiklik korku merkezi olan amigdalanın dominansını* sağlayacak türdendir. Yıllar öncesinden itibaren devam eden sürece uzanırsak, teknik bilgiye olan meraksız ve dışlayıcı bakış açısı, onu teknik problemlere karşı aşırı korkulu bir tepki göstermesine neden oldu. Ergenlik dönemine gidersek, ergenlik döneminde yaşanan travmalar, duygu-durum kontrolünü sağlayan muhakeme merkezi olan frontal korteksin gelişmesini engelledi. Bu da mantığın değil duyguların egemen olduğu bir mizaç doğurdu. Daha geriye gidersek anne karnındayken, annenin stresli bir gebelik geçirmesi bebekte amigdalanın fazla gelişmesi ve frontal korteksin zayıf kalmasına sebep oldu. Daha da geriye gidersek atalarının çektiği zorluklar, stresli yaşam tarzı, salgın hastalıklar, doğa olayları, terör olayları, askeri darbeler ve içinde bulundukları kültür çevresinin travmatik etkisi bir miras olarak nesilden nesle geçerek yolcumuza ulaştı.

İnsanın kaderini doğrudan etkileyecek bir özelliği olan duygu-durum kontrol yeteneğini** bu şekilde birçok dış faktörün etkilediğini gördük. Çevrenin birçok unsuru tüm yaşlarda ve hayatın her safhasında kaderimizi etkiliyor. Bu çevre faktörlerini oluşturan ana yapı kültürdür. Aynı durumla karşılaşıldığında, aynı kültüre ait insanlar birbirine yakın tepkiler verirken, farklı kültürden insanlar daha farklı tepkiler veriyor. Aynı kültürden insanlar arasındaki davranış farkını ise irade ve inanç oluşturuyor. Ama genel olarak kültür kodlarının üzerine çıkmak çok zordur ve aslında bu kodları yendiğinizde zaten yeni bir kültür edinmiş oluyorsunuz. O otobüsteyken bir ölüm kalım meselesinin olmadığını anlayabilmek – tabi bu örnek benzer çatışma durumlarının karikatür hali; daha hafif versiyonları olan diğer gereksiz panik hallerini de kastediyorum- için frontal korteksin daha gelişmiş olması lazım. Hayata daha rasyonel bakabilmek ve duygusal bakış açısını terk etmek lazım. Bu da aslında bu dünyada insanın kendi rolünü anlaması ve rolünün icap ettirdiği şekilde hareket etmeyi ve düşünmeyi başarmasıyla olur.

Her insanın aslında sosyal hayat içerisinde uygulayacağı, kendini gerçekleştireceği bir görevi vardır. Bu görev basitçe mesleği neyse onu en iyi şekilde yapmaktır. İşe yaramak ve diğer insanların işini kolaylaştırmak açısıyla baktığımızda duygularımızın bize hata yaptırma ihtimalini azaltmış oluruz. Çünkü kendini aşan bir hedef için yaşayan bir insanı basit şeyler etkileyemez. Ama daha yaşama amacının ne olduğunu bile bilmeyen birisi her türlü duygusal tesire açıktır. Hedefimiz ne olursa olsun başarıya ulaşmak için yapılması gerek şey aynıdır: duygu-durum kontrolü.

*dominantlık, baskınlık
**korkunun ve diğer duyguların üstesinden gelerek mantıklı düşünebilme yetisi.


Mazhar F. GÜR 03.09.2017 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum