Mazhar F. Gür

Mazhar F. Gür


Uzmanlık İnşaı

17 Kasım 2021 - 06:07

Bir uzmanlık inşa etmeyi; meyve olarak analitik düşünme yeteneği ve feraset veren bir ağaç yetiştirmek gibi düşünebiliriz. Ama bu ağacın yetişmesi, bir ağacın fidandan lineer olarak büyümesi şeklinde tipik bir seyir takip etmiyor. İnce dalları, sonra bağlanacağı ana daldan önce oluşabiliyor ve belli bir süre yok olmadan kalıyor; ancak ana dala bağlamakta geç kalındığında yok oluyor. Biz puzzle parçaları gibi, irili ufaklı tüm dallarını dizerek tüm ağacı yavaş yavaş meydana çıkarıyoruz; ama zamanlamasını iyi yönetemezsek puzzle'ın parçaları tekrar dağılabiliyor.

Uzmanlık inşa etmek, birbiriyle ilintili birçok teknik bilgiyi bir araya getirerek bir bilgi örüntüsü meydana getirmektir. Uzmanlık bilgileri hiyerarşik bir şekilde örgütlenmiştir. Bazı ince dal bilgilerini değerlendirmek, daha kalın gövdeli dallardaki bilgileri kullanmadan mümkün olamaz. Ama bazen, daha kalın dallar oluşmadan ince dalların oluşması -ölçüyü kaçırmamak şartıyla- daha yararlı bile olabilir. Çünkü ana dalları oluşturan temel bilgilerin ezberlenmesi daha hızlı olsa da bu hızın yan etkileri vardır: ilginin giderek kaybolması ve bilginin yeterince işlenmeden öğrenilmiş kabul edilmesi... Ana dal oluşmadan ince bir dal oluşması, zihnimizde cevap bekleyen ve araştırma yapmaya teşvik eden soru işaretleri belirmesine önayak olur. Bu da beynin yaratıcı merkezlerini aktifleştirir. Bu ince dalın bağlandığı ana dalı öğrenmeden, hayal gücümüzü kullanarak bu kalın dalı tahmin etmeye çalışırız. İşte bazen yaratıcı merkezlerin çalışması için biraz süre vermek, bu bilgilerin daha kalıcı öğrenilmesini sağlar. Ama bu "fraktal" yöntemi belli bir disiplin altında uygulayamazsak harmoni bozulur: Bazen ince dallar oluşup durur ama daha kalın bir dalla bir türlü birleşmez, bazen de kalın bir dal oluşur ama kılcallarına hemen inilemez.

Bir alanda uzman olabilmek için, önce o alanın temel konularının tamamına, alanın temel başlıklarına hakim olmanız gerekir. Bu temel çalışmayı tamamladıktan sonra daha spesifik konu başlıklarında bilginizi artırmaya başlamanız gerekir. Tüm konuları okumaya elbette zamanınız yetmez. Bu yüzden spesifik bir konu başlığına yoğunlaşarak bu konuda elimize geçen her şeyi okumamız icap eder. Tüm bunların yanında bir de alanımız dışında en az bir bilim dalında, ana başlıkları bilecek kadar bilgi sahibi olmalıyız. Uzman sıfatı, işte tüm bu gerekler yerine getirilirse elde edilmiş olunur. Örneğin Sosyoloji’nin “Toplumsal Tabakalaşma” konusuna yoğunlaşmak isteyen birine Sosyoloji uzmanı diyebilmemiz için; önce Sosyoloji’nin temel konularına hakim olması, ikincil konularda da genel bilgi sahibi olması gerekir. Bu temeli oluşturduktan sonra örneğin “Toplumsal Tabakalaşma” konusunda eline geçen hemen hemen her şeyi okuması gerekir. Bunun yanında Tarih alanında temel seviyede ilim sahibi olması gerekir. Ayrıca -atıyorum- Biyoloji alanında bilgi sahibi olması, kendi alanında daha derin bir algıya ulaşmasını sağlayacaktır. İşte uzmanlık böyle oluşur.

Uzmanlık oluştururken bilgilerin hangi sırayla ve düzende alındığı çok önemlidir. Beynin etkin bir şekilde bilgileri örebilmesi için bazı etkili tekniklerin uygulanması gerekir. Yukarıdaki örnek üzerinden düşünelim. Bu kişi Sosyoloji’ye daha yeni başlamış olsun. Öncelikle temel konuların iyi özetlenmiş metinlerinden kabaca bilgi sahibi olmaya çalışır. Tüm ana başlıkları kuş bakışı tarar. Ama sürekli doğrusal okuma yaparsa çok fazla verim alamaz. Okuyacağı ilk metni düşünelim. Muhtemelen anlamını bilmediği bir sürü terimle karşılaşacak. Sonra bir şekilde öğreniriz deyip orayı anlayamadan geçerse orada “akış” sekteye uğrar. O terimin öğrenilme zamanı tam da o andır. Bu şekilde ilk andan itibaren karşımıza çıkan tüm terimleri ve özel isimleri öğrenerek ilerlersek, bu terimlerin anlamlarını çok daha hızlı kavradığımızı fark ederiz. Çünkü beyin, yeni karşılaştığı bir şeye daha fazla dikkat eder ve kalıcı öğrenmeye daha açık hale geliriz. Aynı terimi defalarca gördüğümüz halde bir türlü anlamına bakmadıysak, o terimi derinlemesine anlama zamanımız gecikir. Çünkü aslında o terime olan ilgimizi, daha onu keşfedemeden kaybetmiş oluruz. Bazen bir terimin anlamı başka terimlere bizi götürür. Belki bu şekilde ana daldan oldukça uzaklaşırız ve ince dallar elimize gelmeye başlar. Ama çok fazla uzatılmadığında bu ince dalların ilerde işimizi oldukça kolaylaştıracağını fark edeceğiz.

Beynimiz yapısal olarak da bu "dallanma"yı taklit eder. Aynen bilgiler arasında yeni dallar oluşması gibi, öğrenme faaliyetleri gerçekleştikçe sinir hücreler arasında yeni bağlar oluşmaya başlar. Daha sık kullanılan yollar daha belirginleşir, daha az kullanılan yollar ise silikleşir. Okuduğumuz bilgileri depolamak ve bilgileri sentezleyerek özgün bir düşünce tarzı geliştirmek için oluşturulan bu sinir yolları, bambaşka ve alakasız bilişsel görevler için de kullanılır. Yani bir bilgiyi öğrenme süreci tamamlanırken yanında bonus olarak başka yetenekler de kendiliğinden oluşur. Bu şekilde öğrenilen her bir bilgi, beynin genel performansına katkıda bulunur. Tabi ki burada hangi öğrenme tekniğini uyguladığımız çok önemli. Mantık yürüterek ilerlendiğinde, ezbercilik bir kenara atıldığında bu yapı sağlam bir şekilde örülüyor. Gerekli mantık bağları kurulmazsa bu yapı zayıf kalır ve yanlış temeller üzerine kurulmuş bilgi ölmeye mahkumdur.

Tüm bu kurallara uyarak disiplinli ve azimli bir şekilde çalışmaya devam ettiğimiz sürece beynimizin kapasitesi de sürekli artacaktır. Beynin kapasitesi sınırlı değildir. Öğrenme ve gelişme hayatın sonuna kadar devam eder. İnsanın üzerine düşen görev, tüm hayatını eğitim olarak görmek ve hayatının sonuna kadar kendisini talebe – "talep" kelimesinden geldiği için daha güncel kullanım olan "öğrenci" kelimesine tercih ettim- olarak görmektir.

Mazhar F. GÜR 11.10.2017 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum