Almanya'da 1500 kişilik toplu mezar keşfedildi
Arkeologlar, Almanya’nın Nürnberg şehrinin merkezinde yeni konut binalarının inşasından önce yapılan arkeolojik bir araştırma sırasında, Avrupa'nın şimdiye kadar kazılmış en büyük toplu mezarını keşfettiler. Uzmanların toplamda 1,500’den fazla kişiyi içerdiğine inandıkları toplu mezarlarda, şimdiye kadar yaklaşık bin veba kurbanı iskeleti bulundu.
09 Mart 2024 - 18:12
Nürnberg şehrinin merkezinde bulunan ve uzmanların toplamda 1.500’den fazla kişiyi içerdiğine inandıkları toplu mezarlarda şimdiye kadar yaklaşık 1.000 veba kurbanı iskeleti bulundu. Kalıntılar, kentte yeni konut binalarının inşasından önce yapılan arkeolojik bir araştırma sırasında keşfedildi. Nürnberg Miras Koruma Dairesi’nden Melanie Langbein, yaptığı açıklamada her biri birkaç yüz ceset içeren sekiz veba çukurunun tespit edildiğini söylüyor.
Langbein, “Nürnberg’de belirlenmiş veba mezarlıkları olmasına rağmen bu insanlar normal bir mezarlığa defnedilmedi.Bu durum, Hıristiyan cenaze uygulamalarına bakılmaksızın kısa bir zaman dilimi içinde gömülmesi gereken çok sayıda ölü insan olduğu anlamına geliyor.” diyor.
Langbein’a göre bu nedenle toplu mezarların açıklaması ‘büyük olasılıkla’ veba gibi bir salgın. Langbein, Nürnberg’in 14. yüzyıldan itibaren yaklaşık her 10 yılda bir veba salgınına maruz kaldığını ve bunun da kalıntıları tarihlendirmeyi zorlaştırdığını söylüyor. Arkeologlar, radyokarbon tarihleme yöntemini kullanarak bir toplu mezarı 1400’lerin sonu ile 1600’lerin başına tarihlediler ve alanda bu aralığın sonlarına tarihlenen çanak çömlek parçaları ve sikkeler buldular. Ayrıca, 1632-1633 yılları arasında 15.000’den fazla insanı öldüren bir veba salgınını detaylandıran 1634 tarihli bir not da keşfettiler; bu notta, mevcut kazıların yapıldığı yer olan St. Sebastian Spital yakınlarında yaklaşık 2.000 kişinin gömüldüğü belirtiliyor. Bu kanıtlar, ekibin daha eski kalıntı grubunun muhtemelen 1632-1633 salgınından kalma olduğu sonucuna varmasına yol açtı.
In Terra Veritas adlı şirketin kazı çalışmalarını yürüten Julian Decker, yaptığı açıklamada keşif karşısında şaşırdığını söylüyor. “Bu alanda mezar olduğunu varsaymak için hiçbir belirti yoktu.” diyen Decker, ilk kalıntılar keşfedildiğinde bunların İkinci Dünya Savaşı bombardımanlarına ait olabileceğini düşündüğünü de sözlerine ekliyor. Decker şimdi alanda 1.500’den fazla insan kalıntısı olabileceğine inanıyor.
Decker: “Ben şahsen bu sayının 2.000 ya da daha fazla olmasını ve Avrupa’daki en büyük toplu mezar olmasını bekliyorum”
Langbein, 1632-1633 salgınının, 1618’den 1648’e kadar çeşitli Avrupa ulusları tarafından yürütülen bir dizi çatışma olan Otuz Yıl Savaşı’nın etkisi nedeniyle daha öncekilerden daha kötü olduğunu söylüyor: “Nürnberg farklı birlikler tarafından kuşatılmıştı ve halk oldukça kötü koşullarda yaşıyordu”
Araştırmacılar, mezarların o dönemdeki toplumun temsili bir örneğini içerdiğini ve nüfusun özelliklerini incelemelerine olanak sağladığını söylüyor. Decker, “Modern bir nüfus sayımı ekibinin çocuk ve yetişkin, kadın ve erkek yüzdesi ve genel sağlık yüzdesi dahil olmak üzere, modern bir nüfus üzerinde yapacağı aynı araçlarla bu şehrin büyüklüğünü ve demografisini istatistiksel araçlarla keşfedebiliriz. “Teknik olarak yüzde kaçının solak olduğunu bile bulabiliriz.” diyor.
Langbein, sırada kazıyı tamamlama çalışmalarının yanı sıra kemik materyalinin temizlenmesi ve analiz edilmesi olduğunu söylüyor. Veba genomunun analiz edilmesi ve topraktaki parazit yumurtalarının araştırılması da dahil olmak üzere bulguların belirli yönleriyle ilgilenen kurumlarla da işbirlikleri yapılacak. Langbein, “Bir sergi de planlıyoruz, ancak bu biraz zaman alacak, bu nedenle en erken 2025 sonbaharında hazır olabiliriz.” diyor.
Kaynak: Arkeofili
Langbein, “Nürnberg’de belirlenmiş veba mezarlıkları olmasına rağmen bu insanlar normal bir mezarlığa defnedilmedi.Bu durum, Hıristiyan cenaze uygulamalarına bakılmaksızın kısa bir zaman dilimi içinde gömülmesi gereken çok sayıda ölü insan olduğu anlamına geliyor.” diyor.
Langbein’a göre bu nedenle toplu mezarların açıklaması ‘büyük olasılıkla’ veba gibi bir salgın. Langbein, Nürnberg’in 14. yüzyıldan itibaren yaklaşık her 10 yılda bir veba salgınına maruz kaldığını ve bunun da kalıntıları tarihlendirmeyi zorlaştırdığını söylüyor. Arkeologlar, radyokarbon tarihleme yöntemini kullanarak bir toplu mezarı 1400’lerin sonu ile 1600’lerin başına tarihlediler ve alanda bu aralığın sonlarına tarihlenen çanak çömlek parçaları ve sikkeler buldular. Ayrıca, 1632-1633 yılları arasında 15.000’den fazla insanı öldüren bir veba salgınını detaylandıran 1634 tarihli bir not da keşfettiler; bu notta, mevcut kazıların yapıldığı yer olan St. Sebastian Spital yakınlarında yaklaşık 2.000 kişinin gömüldüğü belirtiliyor. Bu kanıtlar, ekibin daha eski kalıntı grubunun muhtemelen 1632-1633 salgınından kalma olduğu sonucuna varmasına yol açtı.
In Terra Veritas adlı şirketin kazı çalışmalarını yürüten Julian Decker, yaptığı açıklamada keşif karşısında şaşırdığını söylüyor. “Bu alanda mezar olduğunu varsaymak için hiçbir belirti yoktu.” diyen Decker, ilk kalıntılar keşfedildiğinde bunların İkinci Dünya Savaşı bombardımanlarına ait olabileceğini düşündüğünü de sözlerine ekliyor. Decker şimdi alanda 1.500’den fazla insan kalıntısı olabileceğine inanıyor.
Decker: “Ben şahsen bu sayının 2.000 ya da daha fazla olmasını ve Avrupa’daki en büyük toplu mezar olmasını bekliyorum”
Langbein, 1632-1633 salgınının, 1618’den 1648’e kadar çeşitli Avrupa ulusları tarafından yürütülen bir dizi çatışma olan Otuz Yıl Savaşı’nın etkisi nedeniyle daha öncekilerden daha kötü olduğunu söylüyor: “Nürnberg farklı birlikler tarafından kuşatılmıştı ve halk oldukça kötü koşullarda yaşıyordu”
Araştırmacılar, mezarların o dönemdeki toplumun temsili bir örneğini içerdiğini ve nüfusun özelliklerini incelemelerine olanak sağladığını söylüyor. Decker, “Modern bir nüfus sayımı ekibinin çocuk ve yetişkin, kadın ve erkek yüzdesi ve genel sağlık yüzdesi dahil olmak üzere, modern bir nüfus üzerinde yapacağı aynı araçlarla bu şehrin büyüklüğünü ve demografisini istatistiksel araçlarla keşfedebiliriz. “Teknik olarak yüzde kaçının solak olduğunu bile bulabiliriz.” diyor.
Langbein, sırada kazıyı tamamlama çalışmalarının yanı sıra kemik materyalinin temizlenmesi ve analiz edilmesi olduğunu söylüyor. Veba genomunun analiz edilmesi ve topraktaki parazit yumurtalarının araştırılması da dahil olmak üzere bulguların belirli yönleriyle ilgilenen kurumlarla da işbirlikleri yapılacak. Langbein, “Bir sergi de planlıyoruz, ancak bu biraz zaman alacak, bu nedenle en erken 2025 sonbaharında hazır olabiliriz.” diyor.
Kaynak: Arkeofili
YORUMLAR