Ahmet Kubilay

Ahmet Kubilay


Hep Muamma, Hep Bir Gizem!

31 Ekim 2021 - 10:53

Akarken dinle.

"Akışın bozulması".* Akış nerede bozulur? Akmak, bakmak, takmak, artmak. "Mak" mastar için kullanılan hecedir. Mastardan eyleme geçilir.

Bu bir ömürdür. Sana bir ömür, bana bir ömür; herkese birer ömürdür. Acaba aramızda istisnalar var mıdır? Bunu tahassus eden herhangi bir referans metnimiz, örüntümüz, kodumuz var mıdır? Herhangi bir ilahî lafız?

Akıyor, peki sen ne yapıyorsun? Al eline bir kova, doldur doldurabildiğin kadar. Yoo, hayır, hayır. Bu menfaatperestliğe girer. Yahu, ben o manada mı diyorum! Ben ne derim, sen ne anlarsın. Kastettiğim "kozmik akış". Hımm, öyle mi diyorsunuz ona? Hayır, tam olarak öyle demiyoruz. Bu kavramların çoğunun adı özellikle konmamıştır. Ehlinin anlayacağı şekilde orada duruyor o gerçekler ama adlarının konması şart değil. Adları var olmasına elbette var; muhakkak adları var ama bakalım sen o adları anlayabilecek misin? Yoksa, "ben ateşim, topraktan üstünüm" mü diyeceksin! Neyle karşılaşacağını biliyor musun ki gerçeğe dayanabileceğine bu kadar eminsin. Gerçeğe dayanmak büyük güç, büyük farkındalık, büyük hikmet, büyük kulluk ister. Sen bunun farkında mısın?

Bunların, veya onların, hadi belki de şunların adının söylenebildiği yer maalesef bu dille konuşulan bir yer değil. Orada başka bir dil konuşuluyor. Of of, hep muamma, hep bir gizem. Açık ol, açık konuş. Evet, bir yerde sen de haklısın. Haklısın ama ya gerçekten gizlenmesi gereken bir hazine varsa?

Bir Selçuklu son dönemi fikir adamı der ki, ki kendisi aynı zamanda Osmanlı'nın biraz fazla modern bir ifadeyle "kurucu ideoloğu"dur: "Güzelliğini gizle, çünkü seni kafese koyan güzelliğindir."

Devam etmez olur mu; akış devam ediyor. Akmaz olur mu; akmaya devam ediyor. Çağlayarak, gürleyerek, ilerledikçe daha da gürleşerek akıyor. Akacak, hep akacak. Her zaman akacak.

Sonlu dünyada sonsuza eğilimli yaratıklarız. Bazen hapsolup kaldığımız tek bir an dünyamızı daracık, minicik bir ceviz kabuğu haline getiriyor. Bazense görünen, bilinen alemlere nasıl sığacağımızı bilemiyoruz.

Buradayız. Sonsuza kadar buradayız. İstesek de, istemesek de. Kabul etmemiz gereken buranın aslında değişmeyeceği. Burası yok olduğunda değişmiş değil artık var olmuyor olacak. Biz öldüğümüzde artık başka bir şey olacağız. O mânâda ölüm diye yarım adlandırdığın şey bir sonraki aşamanın adından ibaret. Aslında yine değişen bir şey yok. Dünyanın değil "insan kalbi"nin çok değişken olduğunu kabul etmekle yükselmeye başlayacağız. Senin dışındakiler değişiyorsa bile bundan sana ne! Kabul etmemiz gereken şey; yolculuk metaforunun gerçekliği kadar bu sabitlik metaforunun da aynı oranda doğru olduğu. Hem yolcuyuz, hem de aslında hep aynı "yer"deyiz.

Soru: Mekanın olmadığı yere gideceksek, bir yere gitmiş olur muyuz?

* Aman akış bozulmasın. Aman rahatımız sarsılmasın. Aman eş dost kırılmasın, üzülmesin. Aman şartlar incinmesin. Aman ne derler! Aman aman aman. Bıktım, bezdim, irrite oldum aman!

Ahmet Kubilay 2018-01-24 19:06:21

YORUMLAR

  • 0 Yorum