Ahmet Kubilay

Ahmet Kubilay


Külahtan Düşen Dondurma Topu Ve Kronosinklastik Kuvvayı Külahiyye

31 Ekim 2021 - 12:33

“Küçük işleri önemsemeyen büyük işlerden başarı beklemesin!”
Aslı Almanca olan bir cümle.

Bir “kafe”de bir grup tanıdıkla çay içerken içlerinden birinin bir hareketi dikkatimi çekti. Tatlandırıcı kullanan bu arkadaş tatlandırıcının bulunduğu basmalı kutuyu direkt çayın üzerine getirip, minik hapı bardağa atacağı yerde önce avucuna düşürüp, sonra eliyle çay bardağına atıyordu. Bu hareketi birkaç bardakta daha tekrar edince (bu arada amma çok çay içiyoruz!) niçin hapı direkt bardağa atmadığını sordum. Birden fazla hap düşme ihtimaline karşı tedbir olarak öyle yaptığını söyledi. Tatlandırıcının kutusundaki mekanizma basıldıkça hapları birer birer düşürmeye ayarlıydı. Bunu söylediğimde “Olsun” dedi, “Kırk yılda bir olur, tam olur. Ağzımızın tadı kaçmasın!” Evet, bu aşırı hassasiyeti önemsiyorum. Varsın bazıları kıllık sansın. İnce fikir yüksek zekayı hareket geçirir.

Minik kazılar yapmayı seviyorum. Alışkanlık itibariyle kaynaklarım genelde Türkçe dışı dillerde. (İngilizce, Arapça vs.) Bunun anadilime önyargıdan çok diğer dillerin kaynaklarının çokluğunun, teknik üstünlüklerinin cazibesinin etkisinden kaynaklandığını söyleyeyim. (Yine “tuhaf” cümlelerimden biri daha!)

Psikolojiyle ilgili bir inceleme yaparken Zeigarnik etkisi diye bir meseleye rast geldim. İyi bildiğim konulardandır. Kendimizden veya dışardan kaynaklanan sebeplerden yarım kalmış işleri, şeyleri bitmiş işlere kıyasla daha iyi hatırlamamız olgusuna “Zeigarnik etkisi” deniyor.

“Zeigarnik, garsonların siparişleri sadece servis sırasında hatırladıklarını, servis tamamlandıktan sonra siparişi hafızalarından sildiklerini fark eder.” Garsonlar, bu durumun aksine tamamlanmamış, yarım siparişleri, hesap ödemeden kaçan müşterilerin siparişlerini çok daha uzun süre sonra bile çok net hatırlayabilmektedirler. Bu etki, çok küçükken külahımızdan düşen o dondurma topunu yiyemediğimizi yıllar sonra bile niye hatırladığımızı da izah ediyor. Birçok televizyon dizisinde “devam edecek” (to be continued) yazmadan hemen önce, mevzunun en meraklı yerinde filmin akışının kesilmesi de bu “Zeigarnik etkisi”nden faydalanmak için olsa gerek. Belki de Yurttaş Kane, Amerika’nın en zengin adamı olduktan sonra bile küçükken elinden alınmış hatıralarını acizlikle hatırlıyor çünkü o da muhtemelen Zeigarnik etkisinden mağdur ve muzdarip.

“Bu konuda bizim kaynaklar ne demiş” derken Türkçe Wikipedia’da çoğu zamanki gibi yine “sallamasyon”, “atmasyon” bir cümleye denk geldim. Wikipedia’nın Türkçe’sinde bu etkiye adını veren Zeigarnik’in bu mevzuyu “kendi yaptığı” bir gözlem sonrası araştırdığı söyleniyor. “Sovyet psikolog ve psikiyatr Bluma Zeigarnik tarafından bir restoranda yapılan gözlem sonucu bulunmuştur.” diyor Wikipedia’nın Türkçesi. Yani Zeigarnik hanım, bu etkiyi bir lokantada bulmuş. (Yani ben de bir dönem lokanta işlettim, öyle bir tesir bulamadım. Demek ki bakmak, görmek farklı şeyler. Uzmanlık şart!) “Bizim” Wikipedia’da bu bilgiye kaynak olarak da bir internet sitesi gösteriliyor. Kaynak gösterilen internet sitesi bir “psikolojik danışmanlık ve eğitim merkezi”ne ait. Gelin görün ki Wikipedia’ya kaynak olan makaledeki bilgi yanlış. Bunu yazıp, yazdırıp, yayınlarken, yayınlatırken umursamamışlar bile. (Çünkü ait oldukları alt kültürde küçük şeyleri önemseme yok! Alatlı’ya selam!) Kurum, aslında şirket, kurum lafın gelişi, kurum değiller aslında, ciddiyetsizlik öyle olmadıklarını gösteriyor, sitede kendini tanıtırken şöyle bir cümleyle tanıtmış: “Uzun yıllar farklı kurumlarda çalışmış uzman psikologlarca farklı ve kaliteli bir anlayışla hizmet vermek amacıyla 2012 yılında Ankara, Çankaya’da kurulmuştur.” Evet, “kurulmuştur”. Evet, “uzun yıllar”, “uzman” “kaliteli” çarpıcı kelimeler. Ama etkileniyor muyuz? Hayır. Çünkü muhitimizi tanıyoruz. “Ayrıca aldığınız hizmetin kalitesi konusunda kaliteyi bir standart haline getirerek üst düzey bir hizmet veriyoruz.” da diyorlar. Tabi kesinlikle öyledir!

Şirket, merkez, internet sitelerinde herhalde ülkemizdeki psikoloji anlayışına katkısı olsun diye birtakım makaleler yayınlamış. Bunlardan biri de Zeigarnik etkisiyle ilgili. Ama makalede yanlış bilgi veriyorlar. Ya bir yerden aynen kopyaladılar. Yahut kendileri tercüme ettirdiler. Her ikisi de aynı özensizliğe, savrukluğa işaret eder. Buna normal diyebiliriz.

Çünkü norm, ortalamadan kaynaklanan standardı ifade eden kelimedir. Yani coğrafyamızda norm bu savrukluğun, özensizliğin, küçük şeyleri küçümsemenin ta kendisidir. Oysa yüksek teknoloji ve hız devrinde minicik hatalar çok büyük sıkıntılar doğuracağından her zaman tetikte olunmalıdır. Hem yüksek dikkat ve farkındalık insanın beden ve zihin sağlığını da artırır. Küçük şeyleri önemsemeyerek başka kulların hakkına girilmesini de engeller. Yani kişinin dinine de faydası var.

Wikipedia’nın Rusça’sında* ve oradan kaynaklanarak İngilizce’sinde** gözlemi yapanın Zeigarnik değil Zeigarnik’in hocası Kurt Lewin olduğu yazıyor. Bizim tercüme edenler, her kimseler, bizi şaşırtmayacak şekilde özensizce, artık hangi organlarıyla okudularsa, gözlemi Zeigarnik’e aitmiş gibi yazmışlar. E şimdi bu da kul hakkına girmez mi? Hakta küçük büyük olur mu? İşte Kurt Lewin’in hakkı yenmiş oluyor. İnsan biraz dikkat eder! (Ben de ne kadar kabayım!)

Hürmetler ve safsatasız günler muhterem okurlarım. Küçük şeyleri önemsemek süper güç  Türkiye’nin önünü açacak en önemli eylemlerden. Küçük şeyleri önemseyin. Mesela trafikte etrafta kimse yokken, devlet babanın kameraları bile yokken dönüşlerde sinyal verin. İki işi bir arada yapamayan salaklardan olmayı daha havalı diye düşünmeyin. Emin olun asıl, kurallara uymak sizi delikanlı yapacaktır.

* “Феномен воспроизведения незавершённых действий также исследовался Куртом Левином.” Rusça Zeigarnik Etkisi maddesi, Wikipedia
** Psychologist Bluma Zeigarnik first studied the phenomenon after her professor, Gestalt psychologist Kurt Lewin, noticed that a waiter had better recollections of still unpaid orders. İngilizce Zeigarnik Etkisi maddesi, Wikipedia
*** Başlıkta yer alan Kronosinklastik Külah ifadesinin göndermesine dair işin aslını izah eder gibi yapsın diye buraya, dipnota bir alıntı metin iliştireyim: [Heinlein’ın Starman Jones’da, bir atkıya benzeterek tasvir ettiği hiper uzay da bir başka değişmez konu teşkil eder. “İşte Mars… Bu da Jüpiter. Mars’tan Jüpiter’e gitmek için şöyle gitmeniz lazım… Ama ben bu atkıyı katlasam da Mars Jüpiter’in üzerinde yer alsa? Onları birbirinden ayıran bu mesafeyi geçmemizi ne engeller ki?” Böylece bilimkurgu evrende, uzayın kendi üzerine katlanabileceği kuralsız nokta arayışına gir(il)di. Einstein – Rosen köprüleri, kara delikler, uzay-zaman solucan delikleri gibi bilimsel hipotezlerden de yararlanıldı ve Kurt Vonnegut, Titan’ın Sirenleri’nde hiper uzay tünellerinin, yani kronosinklastik, koni şekilli nesnelerin varlığını öne sürdü, başkaları ise ışıktan daha hızlı parçacıklar olan takyonları icat etti.] Umberto Eco, Düşman Yaratmak, s. 221


Ahmet Kubilay 2018-02-27 15:39:00

YORUMLAR

  • 0 Yorum