Kırkın Çıkmasına Ramak Kala

Günümüz Anadolu coğrafyasında hüküm süren alt kültürün üretim ağı, yerine göre bahane yerine göre de yalan odaklı çalışmaktadır. Hormonlarıyla hareket noktasını belirleyenlerin kaderinde kıramadığı zincir kod tam da burasıdır. Halbuki Türk’ün kültüründe bahane ve yalana karşı korku salan cesaretler vardır. Hatta “Sözünün eri olmak” deyimini vücuda getiren de bu asil damardır.

Nice imparatorlukların yerlerinde yeller estiren bahane üretim mekanizmalarına karşı direnç noktasını kaybeden sosyolojimiz, tip-1, tip-2, tip-3 seviyesine ulaşmaktan çok, tipik davranış jenerasyonları üreten ve ileri zekalılığa mukavemet gösterecek cahil cesaretlere müşahhas konumdadır. Bu konumdan uzaklaşmanın koordinatları balık suyu görünceye kadardır.* Şimdi kim fetâya balığı hatırlatırsa o en hakiki uzaylıdır.

Şahit yazılmaktan korkup bahane üretenlerden tutun da Almanya’dan bir türlü gelemeyen oğlu için kırk takla atanlara kadar çark döndüren mekanizmada kırkın içi boştur. Bu döngüyü nereye çekerseniz çekin karşınıza dili beynine dolanan tipler çıkacak. Tabii bu da bir imtihandır. Hele ki tatsızlıklar barındıran kültürün maşallahı ile nazar edilebiliyorsa en ağır imtihandır aslında.

Müptelası olunan figürlerin “Geliniz...” diye başlayan tezkerelerinden uzakta bir vatan-ı aslî her zaman var olacaktır. Hastalıklı kodların dumanı üstünde tütmeye devam ederken izlerden anlaşılacağı üzere çok uzağa gitmemişiz demektir.

Kırkın çıkmasına ramak kalmışken, maşallahımıza nazar değmesin.

*18/60-62

Alper A. İLERİGEL 12.06.2019 (Proje 99)