Sev ve Terk Et

Kadîm geleneğe sahip milletlerde toplumu ayakta tutan ana damarı asil kodlara sahip elitler oluşturmuştur. Bu gibi toplumlarda sistem ön planda tutulurken, kaybetmeyi göze alamayacakları “almaz kodlardan uzaklaşma” üst fikri, iskelet haline getirilmiştir. İskelet yoksa, damar da yoktur.

Gücünü sisteminden alan devlerin liginde top koşturmak için ön şart, iskeletin sağlam olmasıdır. Tamamen gereksizlik üzerine bina edilmiş ihtiyaçlar hiyerarşisindeki iskelet, çölde de olsa çürümeye muhtaçtır.

Varlığını eserine borçlu olan toplum, almazlardan ne kadar uzak olursa gölgelerinden tanınacak asillerin akışı da o derecede mukavemetli olur. Tıpkı Roma’yı Romalılardan başkasının yönetemeyeceği gibi...

Aynı dili konuşanların değil aynı frekansı paylaşanların kurduğu akışta ne doğu ne batı galip gelecektir. Devam edecek olan varlığın yönü üzerinde seyirci kalmadan, köşe kapmadan top sürmek, varlığın ve büyük huzurun karizmasıdır. Bu karizmanın sabiti ise insanlık adına yapılması istenen "Sev ve terk et." kuralıdır. Almazlık vebalı bir hastalıktır. Hasta sevilir, hastalık sevilmez. Kural budur. Vebali üzerimize olan akış yine fütüvvette gizlidir.
Aynı frekansta buluşmak için sevelim, terk edelim.

Alper A. İLERİGEL 05.08.2019 (Proje 99)