Ahmet A. Kefenoğlu

Ahmet A. Kefenoğlu


Kestane Közlemeye Hasret

03 Ağustos 2022 - 19:05

Mehmet Alamanya’dan yaz tatiline memleketine gelir. Amcoğlusu Mustafa ile çay ocağında buluşurlar. Memleketin en kötü çay ocağından biraz hallice olan bu çay ocağında, çoğu akan hayatından kaçıp küçük taburelere sığınan insanlar çay içip vakit öldürmektedir. Mustafa ocağa yakın tarafından yer tutmuştur. Derken Mehmet gelir, Mustafa  zaten geç kalmasından sıkıldığı için hemen ocağa dönüp iki işareti  yapar ve “ İki çay”  diğe bağırır. Mehmet'le kucaklaşır. Yaşları 30’u bulan bu adamlar 6 ay sonra buluşmuşlardır. 

-Hoş geldin. 
-Hoşbulduk. Naber nasılsın?
-İyidir be. Koşturuyoruz. Sen ne yaptın? Nasıl geçti yolculuk?
-İyi be abi. Edirne’ye kadar geldik. Edirne’de 3 saat beklettiler. O da olmasaydı epey iyi geldik aslında.
-Haha girişte alnına alnına vurmuşlar memleket topraklarına girdiğini. Ne yaptın telefonda temelli dönüş yapmayı düşünüyorum diyordun?
-He öyle abi. Eşyaların bir kısmını getirdim işte. 6 ay içinde oradaki işleri halledip döneceğim.
-Mehmet! Dönme kardeşim. Ne işin var burada? Orada huzurlu bir şekilde yaşa git.
-Aman abi be. Var git! İnsanın memleketi gibisi var mı? Valla kapıdan girdik arabayı durdurup toprağını öbtüm.
-Haha daha çok öptürürler sana. Gardaş Allah aşkına daha dün 10 yıldır gittiğim lokantada yediğim yemeği bile bozdular. Enflasyondan bahsetmiyorum. İnsanların birbirine bakışından, kuralsızlıktan, gözüne baka baka yalan söylemekten… Daha geçenlerde sen anlattın, 20 yıldır yediğin çikolatanın tadı da aynı fiyatı da diye. Sen ne bok yemeye dönmek istersin ki?
-Abi iki çocuk var biliyon. Almanlara benzemeye başladılar. Hayatın tadı tuzu yok orada. Burada soba başında kestane közlemeyi özledim. Anlıyon mu? 
-Gardaş kestane diyorsun da ben diyorum buralara gelip de başına türlü türlü işler alma. Geçenlerde benim arkadaş,  2.el bir megane aldı. Almadan önce expere soktu, sanayiye götürdü falan. Adamlar anlamamışlar. 2 ay sonra arabanın başka meganla birleştirdiklerini anladık. Çöpe gitti bütün parası. Sen burada hangi işi yapıp hangi hayatı yaşamayı planlıyorsun ki? Neyse boşver. Çocuklar nasıl? 
-Neyi boş vereyim abi yaa.. Dönecem ben. Çocuklar iyi. Büyük 7 yaşında küçük 4 yaşında elini öperler. Büyüğü boksa yazdırdım orada. Boksör olacak amcası… 
-Sen buraya dönersen o çocuğu harcarlar burada. En iyi hocaya da versen, dünyanın parasını da harcasan bir federasyon başkanı bir antrenörle çocuğu ömründen bezdirirler. 
-Niye öyle diyorsun abi? Ne federasyon başkanı?
-Ya kardeşim başka bir hocanın salonunda çalışıyor diye bizim Murat’ı milli takıma almadı adamlar. Biliyorum da söylüyorum. Mehmet sen bu işten vazgeç kardeş.
-Nası abi? Hakkını hukunu aramadı mı bu çocuk?
-Ne hakkı ne hukuku? Köşe başları tutulmuş üstelik yağmur yağmada diyorum sana ya! Suyu bozuk, insanı bozuk, tarlası meyvesi bozuk buraların, daha da düzelecek gibi değil. Daha geçen sene yediğim karpuzu bulamıyorum pazarda. Niye? Geçen sene ihraç edememişler de onun sayesinde güzel karpuz yemişiz. 

-Karpuz da yemeyiver abi ya. Burada kimse haline şükretmiyor ki? Dünyanın en güzel memleketinde bulup bunuyorsunuz! 

-İyi kardeşim gel de gör. Ne deyim sana? Aç da iki tavla oynayalım madem. Orada biriktirdiğini burada birkaç sene yersin sonra geri döneyim diye kıvranırsın o zaman tekrar konuşalım senle. Tavlada gömeyim de bi’ kendine gel sen.
Ahmet A. KEFENOĞLU

YORUMLAR

  • 0 Yorum