Rıza Lokmasını da Yemesinler mi?

Pir Sultan Abdal'a atfedilen Demedim Mi? şiirinde rıza lokmasını yemek bahsi geçer.  Rıza lokmasının yenmesi salikin başına gelen olumlu-olumsuz olaylara boyun eğmesi anlamına gelir. Fakat bu ilahiyi dinlerken akıllara "yeme" kelimesi üzerinden bambaşka bahisler geliyor. 

Trt'nin daha üzerine klip çektiği "Demedim mi?" ilahisi mevcut altkültürün yeme alışkanlıklarını çağrıştırıyor artık. "Şimdi ne yesem?" sorusunu  hayat tarzı haline getirenlerin halleri... Şurada bir ihale açılıyormuş, ihaleyi açan kurumun yöneticisi de bizim bir tanıdık. Şurada bir devlet kurumu satılıyor, işlemi yürütenler de bizim bir akraba, ucuza kapatalım. Nerede yenmesi gereken bir nesne varsa orada onlar var. Onlar öndeler, onlar öncüler. 

Açlık, bedenle alakalı bir ihtiyaç halidir. Açlık sinyalleri veren organlar açlığın giderilmesi ile susarlar ve işlerine devam ederler. Kursaklarında tokluk olmayanlar içinse bu bir hastalığa dönüşür. Obezite, damar tıkanıklığı, kalp yetmezliği, iç organlarda yağlanma... Bir süre keyif veren yeme faaliyeti bir süre sonra bedenin sonunu getirecek riskler taşımaya başlar.

İştiha o kadar genişse rıza lokması dahi tehdit altındadır. Bir lokantamız olsa adı Rıza Lokması olsun. Onlar bir şekilde müezzin atayıp lokantaya nizam getirirler. Kural, töre, prensip yemenin karşısında hükümsüzdür. 
Ahmet A. KEFENOĞLU