Nuri N. Dokuzoğlu

Nuri N. Dokuzoğlu


Ruhun ve Aklın Duygu ve Gafletle İmtihanı

18 Kasım 2021 - 09:29

“Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün
Dünya kadar malın olsa ne fayda
Söyleyen dillerin söylemez olur
Bülbül gibi dilin olsa ne fayda
Sen söylersin söz içinde sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda”*

“Her nefis ölümü tadacaktır,” ayetini bankalara ve makam koltuklarına yazmalı. Tabutlara, mezarlıklara değil.”**

“Şüphesiz duygu aklın esiridir, ama akıl da ruhun esiri.”
Mesnevî III. Cilt

Söyleyen dillerin söyle(ye)mez olduğu bu anlamsız çağın her geçen gün daha da renksiz olması, aynı renksizliğin güdümsüzlükle harmanlanması ile dünyanın artık son bulması gerektiği düşüncesi baskın gelirken bir yandan da ümitvar olmayı aşılayıp bu ikilemde yaşamı sürdürmeye çalışmak bile “cehd” emrinin muhafızları olmaya yetmektedir. Bunları yazarken bir yandan kulağımda dalga dublaj ekibinin yaptığı dublajda “İnşaatın betonlarını suladı mı ki?” dublajının kulağımda çınlaması ile ânım daha bir renklendi ve enerjimi biraz daha yükseltebildim.

Sabitimizin olması gerektiği tezini savunurken bu yazının daha bir konar - göçer olmasını yeğledim. Nitekim kalem benim elimde, o kadar da hakkımız olsun.

Yukarıdaki dörtlükleri ve dahi sözleri alıp her şekilde tefsir edebilirsiniz. Hele ki bir Cuma vaazına ya da politik bir söyleme çok kolay evirebilirsiniz. Ben ikisinin de uzağında, bu sözleri nasıl aktarayım diye beynime yüklendikçe yüklendim. Anladım ki mevcut dilden yeni bir dil oluşturmak ve dahi o dili konuşmak kolay değil. Bunu, yeni bir dili benimsemiş ve o yeni dili kullanan bir çevre ile beraber olan biri olarak söylüyorum. Bu benim beceri oranımla doğrudan açıklanamaz. Kodlar, kodlar, kodlar… O yüzden ki mevcut usulleri ve yetersizliklerini görünce daha iyi anlıyorum.

Söyleyen dillerin söyleyemez olması ne demek? Gafil ne demek? Gafil, “çevresindeki gerçekleri göremeyen, sezemeyen” anlamına geliyor. “Aymaz” da deniyor. Almazı da ekleyelim biz ona. Konuşan kişinin her şeyi söylemesi, söyleyebilmesi ne mümkün? Allah adildir. Öyle herkese her şeyi söyletmiyor. Kişi, söylenilecek sözün çapına yükselebildiği oranda konuşabiliyor. Çapı yetmiyorsa zaten onun malı, makamı, bilimum menfaati buna mani oluyor. Olsun da zaten. Korkuyu atlamayayım. Bütün bu eksiklikler, basitlikler korkuya neden oluyor. Korkak adamdan kim hoşlanır? Hakikati söylemesi gerekirken kişiyi esir eden her ne ise hakikati söyletmekten alıkoyuyorsa varsın o kişi sağır ve dilsiz dolaşsın. Zaten çok bir farkı yok. Hakikatsizle işimiz olmaz. Şöyle bir kafamı uzatayım diyorum, her yerde onlardan var. Zaten hava da çok pis, kafamı hemen geri çekiyorum. Hava nasıl bu kadar kötü kokabilir sorusu da cevaplanıyor, görmek isteyene, gafilce değil hamiyetle yürüyene.

“Hakikat tektir.” denir. Ölüm gerçeğini anlamak için yüksek din bilgisine gerek yok. Ölüm, insanın en yakınına gelmişse biraz daha iyi mana yükleyebilir, yok gelmemişse, ölümü bir an konduruverdiğinde de açılacaktır kapılar. Bu gerçekle yaşayan adamla iş yapılır. Bu adam kolayca çalıp çırpmaz, öyle haybeye konuşmaz, iki düşünür bir konuşur, sebebi, sonucu ve örüntüleri daha iyi okur. Ölümü gerçek manada okuyabilmişse zaten aklı da anlamıştır bu adam. Evet, akıl da anlaşılması gereken bir şey.

Ruh, gereken önem verilmeyen hakikat. Önemi anlaşılmayan mı desek? Aklı duyguya bu kadar esir etmişken ruhu anlamak da elbette kolay olmayacak. Ruhu anlayabilmek için de aklı duyguya esir etmemek gerekiyor. Ruhu beslemenin bir yolu ise aklı yükseltmekten geçiyor. Basit aklın ruhu da basit olur herhalde. Ruh gerçekten ölümsüz mü? Dümdüz yaşamın ruhu olur mu? Ruhsuzluk ne demek? Yoksa ruhu da mı öldürüyoruz? Ruh bu! Kolayca tanımlamak ve anlatmak da zor. Ama bazı şeyler hissedilir. Akıllı adamın duruşu bile farklıdır. Akıl ettiği gibi hisseder de. Yediğini, içtiğini, dinlediğini, arkadaşını hepsini ama hepsini seçer. Seçicidir, bilir ki herkeste aynı aklı bulmak mümkün değil ve bilir ki ruhu önemsemeyen adamdan uzak kalmak gerekir. Hz. İsa, şüphesiz akıllıdır ve almazdan boşuna kaçmamıştır.

*Kul Himmet’e ait olduğu bilinen şiirden bir bölüm.
**İlber Ortaylı’ya atfedilen söz.


Nuri N. DOKUZOĞLU 03.02.2020 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum