Nuri N. Dokuzoğlu

Nuri N. Dokuzoğlu


Özgüven Patlaması

18 Kasım 2021 - 08:48

Özgüven, kişiliğin oluşmasında önemli göreve sahip olan bir unsurdur. Özgüven oluşturmak ya da kaybedilen özgüveni yerine getirmekle ilgili, mesleğim gereği bir çok örnekle karşılaştım. Bu durum ister istemez hem özgüvenin eksikliği hisseden kişi hem de özgüven oluşturmaya çalışan kişi açısından ciddi bir uğraş istiyor.

Yukarıda saydığımız durum, kabul edelim, meşakkatlidir. Fakat daha meşakkatli olanı ise bence, bu durumun tam zıddı olanı. Yani aşırı özgüven problemi. Özgüven eksikliğini bir yerde normal görebiliyor ya da kabullenebiliyorsunuz. Çünkü aile, çevre gibi faktörler ve de sosyolojik durumları göz önüne alınca bu durum normal olmasa da normalleşebiliyor. Fakat özgüveni aşırı olanına ise tahammül etmek biraz zor. Birincisinde muhatabınız çekingendir. Kendisini ifade edemez ve hep bir şeylerden kaçmaya çalışır. Ama bir yandan da rahatsızdır bu durumdan. Direkt ifade etmese de bu konuda düzelmek adına taliptir. Kabullendiği ya da kabullenme ihtimali yüksek olduğu için çözüm adına adım atmak kolaydır.

Gelelim ikincisine. Belki de yeni nesilde, birçok kesimin gördüğü/teşhis ettiği teknolojik bağımlılık ve benzeri birçok problemden daha tehlikelidir bu durum. Hayır abartmıyorum! Bu durumla fazlaca muhatap olduğumu göz önünde bulundurarak söylüyorum. Aşırı özgüven beraberinde küstahlığı, kibiri ve de cahilliği getiriyor. Almazlığın etkilerini de düşünecek olursak bunun katlanarak arttığını söylemek mümkün. Bu kişiye bir şeyi öğretmek de zordur. Her konuda kısmi bilgilerle ahkam kesmeye çalışabiliyor. Özgüvenin fazla olmasından mütevellit ki ayıbının ve cahilliğinin de farkında değil. Bu ve benzeri davranışların alt ve üst boyutunu az çok tahmin ediyorsunuzdur.

Şimdi daha da büyük olan bir sorundan bahsetmek istiyorum: Yukarıda belirtilen tiplemenin günden güne artıyor olması sorunu... Aynı tipleme, bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu bu dönemde, çeşitli araçların ve kişilerin de sanal desteğiyle tabanı olmayan bilgiler karmaşasında kendini yetkin görebiliyor. Peki bu nelere sebep olabilir? Bir alanda yetkinlik önemlidir. Yetkinlik yoksa emanet edilen bir işin nelere gebe olacağı aşikar. Bahsettiğimiz tiplemenin ise yaygın olduğunu baz alırsak, yetkin olmadığı gibi her şeye burun kıvıran, hiçbir işten anlamayan, öngörüsüz, önyargılı bir kişi ya da kişiler ortaya çıkacaktır. Aynı durumun, bahsedilen neslin çoğunda var olduğunu da düşünürsek, sonucunu uzun uzadıya anlatmanın bir anlamı yoktur diye düşünüyorum. Bu, klasik bir anlayış olan yeni nesli beğenmeme ve bundan dolayı hayıflanma yazısı değildir. Aşikar olan bir durumun izahıdır. Bunu anlamak için biraz bu nesille vakit geçirmek yeterlidir.

Bunun olumlu yanı yok mudur? Elbette ki var. Fakat baskın olan olumsuz durum, içinde barındırdığı olumlu hali silip süpürmektedir. Mesela bu tipler aşırı özgüven sahibi oldukları için bir konuda ya da durumda fazlaca sorgulayıcı olurlar. Değişen dünya ve şartlar için ideal bir kişilik. Fakat yukarıda bahsettiğimiz gibi bir tabanı yoksa, ya da bir uzmanlık veya bir yetkinlik oluşturmuyorsa ileriye dönük kalıcı bir durum olmayacaktır.

Nuri N. DOKUZOĞLU 04.02.2019 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum