Alper A. İlerigel

Alper A. İlerigel


Ecel Mahremiyeti ve Genetik Boş Vermişlik

18 Kasım 2021 - 03:42

Sevgi, saygı, hoşgörü ve kardeşliğin merkezi namıyla pohpohlanan, kaldırımlardan kalburüstlerine kadar simülatif gerçeklikler barındıran ve asırlarca hüküm sürmüş medeniyetlerin tortularını bereket addedip gerisini de geçmişin kaderine sürmene eden garip topraklarda ecel mefhumu, korku kapsülüne hapsedilmiş haldedir. Dilin altında patlamayı bekleyen afyon ise cabası...

Ecel, sözlükte “önceden belirlenmiş zaman ve süre” anlamına gelirken, kelimenin terim anlamı insan hayatı ve diğer canlılar için belirlenmiş süreyi ve bu sürenin sonunu yani ölüm anını ifade eder. Şimdiki anlamına baktığımızda ise ecel, tecelliyatını yitirmiş, donuklaştırılmış, verilen süreyi azledip yerine korku propagandası yaptıran kapsülleri - bonibon misali - yutma eylemine dönüşmüştür.

Ecel, fikri ile anlamı arasında mahrem çizgileri olan fakat kendi bünyesinde de sınırsızlığa vakıf olan bir olgu iken, anlamsızlık sendromunu yaşayan bireyler tarafından bir yandan almazlık hastalığı diğer yandan da afazi sorunsallığı ile mahremiyetleri ortadan kaldırıcı “genetik boş vermişlik” havasına bürünmüştür. Ki bu hava, bize bir imparatorluk kaybettirecek ortamı oluşturduğu için de ayrı bir destursuzluk barındırmaktadır.

“Genetik boş vermişlik” halkın çoğunluğunda olunca "Hayırlısı!" mantığı devreye girmektedir. Bu evrede söylenen sözlerin çoğu boş, yaşantıların tamamı yalandır.

İlerleyelim.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı günlerden, kelimelerin kıyafetsizleştirilmesi evresine girdiğimiz bu mahremiyet operasyonu ile sözlüklerimize giremeyen zihinlerimiz, sözcüklerimizi bertaraf etmeye meyilli hale gelmiştir.

“Ölmeden önce ölünüz.” mefhumuna mazhar olabilmek için mahremiyetin tahsis edilmesi gerekir. Başlangıç sınırını belirleyemeyenin sonunu düşünmesi beklenemez.

Ne diyordu şeker üreticisi bir beyefendi: “Ağdalı lafa gerek yok. Hepimiz geberip gideceğiz.” Amenna...

Alper A. İLERİGEL 28.10.2019 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum