Alper A. İlerigel

Alper A. İlerigel


Ters Düşeş

18 Kasım 2021 - 03:45

“Kaybolmak”, seksen beş milyonluk coğrafyanın atalarının dininden bu yana gelen gen havuzunda denge sabitini bozan bir terimdir. Bu terimin alakadar olduğu dil ile olmadığı dil arasında Hunza Türklerinin varlığına delil getirilememesi gibi bir fark vardır. Yani kaybolmanın popüler olduğu bu coğrafyada artık yalanın tahakküm etmemesi söz konusu değil.

Açılalım...

Kaybolanlar arasında “kaybolma”nın olmadığı bir toplum simüle edelim. Ne hayal ne de gerçek, bu düpedüz simülasyon diyelim.

Kaybolmanın ardından gelen "keşke" nüansı bulunduğu coğrafyanın kaderi haline gelmiş ve 17. yüzyıldan bu yana bu kaderin de kaybolduğu bir toplumu teneşir tahtasında analiz edelim.

İlk olarak "oku, dinle, korkma" üçlemesinin esamesinin okunmadığını görüyoruz. Bu hayat kuşatan üçleme sayesinde ayna önündeki biblonun ayna olmadan da varolabileceğini söyleyebiliriz. Biblo, aynada kendisini ve çevresini okuyarak, bulunduğu ortamı dinleyerek, kendinden emin olup korkunun zıddından uzaklaşarak kendini cilalarsa, aynanın halifesi olur.

(Simülatörünüz kim ki halife olasınız!)

Toplum eğer üçlemeden en az birini yapsaydı kaybolan yıllarını aydınlık yerde aramazdı.

İkinci olarak tahakkümcü yalan atölyelerinde "Coğrafya yalan söylemez." derken bile coğrafyanın şartları ile şeytanın kabiliyetinin paralel hareket ettiği bilgisini kaybeden toplumun gen havuzunda “gözümden kaybol!” tepkisi şeytana karşı yapıl(a)mamaktadır. Toplum şeytandan ne kadar bîhaber olsa da “E’ûzu”da apaçık sakınılması gerekeni tekrar ederken, aynı toplum kendisinin onsuz bir imtihanın parçası olduğuna inanır. Bu coğrafyanın çocuklarının anlamadığı şey, Hz. Adem ile dünyaya indirilen şeytanın hikayesidir.

Son olarak “La Galibe İllallah” olan Zat-ı Zülcelal’in varlığında yok olabilecek halifelik potansiyeline sahip olan kulların, zihin kodlarında “Kaybolasıca!..” zikrini fiiliyata dönüştüremeyişinin ana sebebi ise yürüyen kibir kodlarına sahip olmalarıdır. Ciddiyete sahip olmayan kültürün ana sorunu da budur. Sen var mısın ki kaybolasın?

Simülasyonda zaman ve mekanın ana teması olan insan-şeytan mücadelesinde mesele, kazanmamak ya da yenilmemek değil de tutulan yolun sabitliğini kaybetmemektir. Bu simülasyondan çıkmanın yolu ise "oku, dinle, korkma" üçlemesidir.

"Ters düşeş" adını verdiğim hipotezde, yaşadığımız simülasyon bize düşeşi gösterirken, altında ne olup bittiğini göremeyiz. Çünkü ne kendimizi okuyup biliriz ne yaşadığımızı dinleyip söyleyebiliriz ne de yok olmaktan korkup kaybolabiliriz.

Kaybolan yılları şeytanın varlığında fiiliyata dönüştürdüğümüzde düşeş tersine dönecektir.

Alper A. İLERİGEL 13.12.2019 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum