Ahmet A. Kefenoğlu

Ahmet A. Kefenoğlu


Ambiente - Atla Gel Niyazi

18 Kasım 2021 - 03:03

"Filmin adında kullanılan Şaban ismi, aslında karakterler arasında yoktur. Kemal Sunal bu durumu şöyle anlatmaktadır: Bundan sonra filmlerde "Şaban" adını koymasak bile, değişen bir şey olacağını zannetmiyorum. Millet, Şaban olarak biliyor. Bu yıl, firma yanlışlık yaptı. Film adım "Niyazi". Adının, "Atla Gel Niyazi" olması lazım. Afişler, lobiler hepsinde "Atla Gel Şaban" oldu. Seyircilerden bir kişi çıkıp da, filmdeki adın Niyazi, afişte Şaban, demedi. Farkına bile varmadı. Kemal Sunal’ın adı, Niyazi olsa ne olur, Şaban olsa ne olur?"
Vikipedi

Atla Gel Şaban... Kemal Sunal'ın oynadığı filmde garibanlık ve hayat pahalılığının kokuları burnumuza kadar gelir. Niyazi, kasaba, manava borçludur ve onlardan kaçarak ay sonunu getirir. Dolmuşta oynadığı at yarışları tutar tutmasına ama kağıtları yatırmaz. Bir gün tahminlerinin tuttuğunu öğrenen şehrin mafyası onu gaspeder ve onun kendileri için tahmin yapmasını ister. Niyazi, dolmuş ambiyansını yakalayamadan tahmin yapamamaktadır. Onun için dolmuş tutarlar, Şiki Şiki Baba'yı teyipten açarlar, mafyanın elemanları dolmuştaki insanların rolüne girer. Hasılı Niyazi, dolmuştaki halini yakalar ve tahmini tutar.

Bazen zorlanmadan yaptığımız işleri kimi zaman yapamayız. Bazı bahanelere sığınırız, şartların değişmesiyle o işi yapamayacağımızı düşünürüz. Fakat gerçekte böyle midir? Sınavlarını başarıyla tamamlayan bir öğrencinin başarısının sırrı ders çalıştığı masa olabilir mi? 1000 kez ok atmasına rağmen 1001. kez oku hedefe yollayabilen okçu, bunu yayı çekmeden önce içtiği enerji içeceğine mi borçludur? Niyazi, bir şans oyunu oynuyordu ve tahminleri sadece dolmuşta doğru çıkıyordu. Belki de üzerine giydiği ceketin sayesinde tahminleri doğru çıkıyordu? Bunu bilemeyiz.

Niyazi kötü bir örnek. Şartlar ne olursa olsun gayret etmek ve bu gayrette duygudurumu makul ölçüde kontrol etmek bize başarıyı getirebilir. Geçmişteki başarılarımızı bize getiren şartlar değil, şartları doğru kullanmamız ve gayretimizdi. Geçmişin hayaline dalıp bugünü unutmak küçük hazlar yaşatır fakat hayal bittiğinde pişmanlık başlar. Alkol bağımlılığı gibi geçmişteki güzel olarak etiketlediğimiz anları düşünmek geçici sarhoşluk verir, daha fazla düşünmek bağımlı yapar.
Aslolan bugüne raptolmak, "vakte bir peder gibi ikram etmek"tir.

Nİyazi allem edip gallem edip at yarışını tutturuyor. Zengin oluyor, paranın bir kısmını mahalleliye dağıtarak vicdanını rahatlatıyor. Çocuklarına istedikleri bisikleti alıyor. Ev halkına neşe saçılıyor. Film icabı olan her şey coğrafyamızda bir yerlerde de yaşanıyor elbette. Peki bereket? Bereket şuurlu bir şekilde beraber olmakla açığa çıkan bir enerji halidir. Bugünün şartlarını doğru bir açıyla yorumlayıp organize olursak gayretimiz bir bereket doğuracaktır. Hakikatsizlerin hüküm sürdüğü bir ortamda bereketi doğuracak bir "Büyük Aile" yatayları dikey, dikeyleri yatay hale getirecektir.

Ahmet A. KEFENOĞLU 04.09.2020 (Proje 99)

YORUMLAR

  • 0 Yorum