Orklar Varsa Yüzük Kardeşliği de Var

J.R.R Tolkien… Kendinden daha büyük bir meselesi olmasaydı 17 yılını sadece bir kitaba adayabilir miydi? Şöyle düşünelim; Oxford’da bile birçok dil bilen, mitolojiye merakı olup yüzlerce kitap okuyan, çeşitli öğrenci kulüplerinde aktivitelere katılan birçok kişi varken neden aralarından sadece biri kendisini “fantastik edebiyat” gibi çok geniş bir edebiyat türünün babası yapabilecek çapta eserler verebildi? Bütün bileşenler Tolkien’in ailesini, çevresini ve hatta ülkesini aşabilecek bir hayat tarzına, bir inanca sahip olduğunu ve bunun sayesinde Yüzüklerin Efendisi gibi bir şaheseri yazabildiğini gösteriyor.

Tolkien’in hayat hikayesinin detaylarında inanç dünyasının çok kuvvetli olduğuna, bir dava şuuruyla çalışmalarını yürüttüğüne dair bilgiler var. Lise yıllarında arkadaşlarıyla kurdukları “Çay Kulübü”, Oxford’da çalışırken akademisyen arkadaşlarıyla kurdukları “İnklingler Kulübü” her biri orijinal ve kendinden büyük meselesi olan üyelerinin bulunduğu kulüplerdi. Tolkien Yüzüklerin Efendisi’nin yazılmasında İnklingler Kulübü arkadaşı C.S. Lewis’a dair şunu söyler; “C.S. Lewis’in teşvikleri olmasaydı ben bunu yazamazdım.” C.S. Lewis ise onun, Tolkien’in sayesinde Hristiyan olmayı seçen, Narnia Günlükleri’ni yazan bir başka edebiyat ustası.

Sadece Tolkien değil, aklıma birçok örnek geliyor. Kendi kültürümüzden de örnekler var. Naim Süleymanoğlu, Bulgaristan’daki Türkler’in yaşadıklarını insanlara anlatabilmek için o rekorları kırabildiğini söyler. Ve sayesinde gerçekten Bulgaristan Türkleri devletlerinin baskılarından zamanla kurtuluyor. Mustafa Kemal gençlik yıllarında aldığı eğitimle beraber hem çevresinin hem arkadaşlarının ötesinde bir meseleye inanmasaydı bu başarıları elde edebilir miydi?

Elon Musk’ın çocukluğundan beri “enerji” konusuna kafa yorduğunu onunla yapılan röportajlardan anlıyoruz. Komplovari(!) düşünceleri bir kenara koyarsak güneş enerjisi, füze teknolojisi, elektrikli araçlar, ucuz ve ulaşılabilir internet derken Musk’ın gerçekleştirdiği bütün projelerin sadece kendinin değil birçok büyük devletin de yatırım aktarma hacmini aşacak bir boyuta ulaşmasının arkasında bir “dava” bilinci olmasın? “Dünyayı içine su alan bir gemi olarak hayal edip eline bir kova alan” bu adam ve ona inanan arkadaşları sadece nefs-i emmareleri için çalışıyor olabilir mi?

Başarının birçok bileşeni var; azim, kararlılık, zeka… Bunlarla beraber bir arkadaşlık çevresi ile bir meseleye inanmanın getirdiği gücü de inkar edemeyiz. Ve irili ufaklı birçok durumda bu gücün diğer bileşenlerden daha önemli olduğunu görüyoruz. "Yola çıkmak yolu bitirmenin yarısıdır." derler, yola çıkacak gücü bulmak içinse inanca ihtiyaç duyarız. İnanç tek başına elde edilebilse bile tek başına korunabilecek bir güç değildir.

Tolkien, Yüzüklerin Efendisi hikayesinin başında bir organizasyon kurgular: Yüzük Kardeşliği. Yüzük kardeşliği, birbirine inanan kardeşlerin yer yer hata etseler de hikayenin sonunda Kral’ın tahta çıkmasının hikayesidir. Sauronlar, Sarumanlar Urukbaş’larıyla etrafımızda geziniyor. Kokumuzu alıyor, peşimizden kovalıyor ve bizi yok etmeye çalışıyor. Ancak beraber hareket edersek o tek gözün hakkından gelebiliriz.
Ahmet A. KEFENOĞLU 04.12.2020 (Proje 99)